“Faturalar kanatlandı, uçuyor!” Herkesin dilinde pelesenk olmuş bu cümle bu aralar yeri göğü inletiyor. İki –üç kişi bir araya gelse muhabbeti başlatan faturalar oluyor. Toplu taşımada, site konutlarının bahçelerinde, okul sıralarında, market kasasında, banka bekleme salonlarında, aklınıza iki kişinin yan yana geldiği her neresi varsa orada. Otobüs durakları hane halklarının adına, insanların birbirlerine durumunu arz ettiği, ekonomik koşulların zorluğunu taçlandıran faturaların, yükselen aidatların, fahiş kiraların, haksız kazançların, emekli maaşlarının, benzin fiyatlarının, ikinci el piyasalarının konuşulduğu; otobüs gelince yarım kalan konunun otobüs koltuğunda bir başkasıyla devam edildiği başlangıç noktaları oldular adeta.
Eskiden insanlar kimi işinden, kimi memuriyet sorumluluğundan, kimi ideolojik kaygılarından susmayı, sorunları sadece ailesiyle ve yakın arkadaşlarıyla paylaşmayı uygun görüyorlardı. Son zamanlar geçim sıkıntısı ve gelecek kaygısına bağlı stres ve baş edilmekte güçlük çekilen huzursuzluk, insanların bu çekincesini de ortadan kaldırdı.
Konu-komşu bir sene öncesine kadar pandemi koşulları, artan can kaybı, okul durumları, eve kapanma endişeleri sebebiyle, çocuklar-aile büyükleri- eğitim- iş değişikliği- piyasa konularına hâkimken, şimdi her şey rafa kaldırılmış; elektrik-su-doğalgaz giderlerini gündeme getiriyorlar. Daha da acısı, bu giderlerin arkasına saklanarak fahiş derecede artan aidat fiyatlarını ve mülk sahiplerinin kira artışları hususunda uyguladığı baskıcı tavrı konuşuyorlar.
Sabah evden çıkıp, akşama kadar evde olmayan insanlar, geçen ay 310-390 TL aralığında ödedikleri ve fazla buldukları elektrik faturalarının bu ay, yüzde 100 hatta yüzde 120 oranında fark eden ciddi artışlarının yaşattığı ödeme zorluğuna bağlı bunalımını yaşıyorlar. Sadece elektrik mi? Tabi ki hayır! Su faturaları da aynı bazda yükseliyor; geçtiğimiz ay ortalama 70-80 TL civarında gelen su faturaları bu ay, 120-150-180 TL ‘ye kadar artış göstermiş durumda.
Yani ka-de-me-li olarak verilen artışlar, ka-de-me-li olarak insanları zıvanadan çıkarmak üzere.
Maslow piramidinin ihtiyaç hiyerarşisine göre piramidin en altında bulunan fizyolojik ihtiyaçları karşılamak için bile çalışmak zorunda olan, düzenli maaş alabildiği sürece evini, barkını geçindirmeye gayret gösterenler; asgari ücretin 4253 TL olmasına tam sevinmek üzereyken, henüz zamlı maaşı dahi alamadan daha şimdiden faturalara nasıl yetişeceklerini düşünüyorlar. Henüz “Ka -de-me-li” nin Ka’sını görmüşken…