Unutulmadı, unutulamaz, unutturamazlar o geceyi…
15 Temmuz 2016 gecesi, darbe gecesi…
Demokrasinin, özgürlüğün, bağımsızlığın ve milli duyguların hançerlenmek üzere kana bulandığı o gece…
Çok umutlulardı!
Ülkemizi; düşünce yoksunu, milli duygulardan uzak, robotlaşmış, hatta güdümlü planladıkları darbeye bile rüyalarla inandırdıkları insan görünümlü robot şeytanlarla yıkacakları hususunda…
Yıllardır içinde yaşadığı halkı siper edip için için kemiren, yok etme fikriyle; yalancı tebessümlerin yandaşı timsah gözyaşlarıyla özümüzü, dinimizi, dilimizi, rehberliğimizi paravan edinip, dış mihrapların gölgesinde önüne atılan kemiklerle beslenen hain terör örgütünün bilmediği bir şey vardı; Düşmanlığı mertlikle dövüştüremezdi. Çünkü mertlik yürek ister, bir avuç toprağına canını siper eder. Namerde elini açmaz, paraya pula, vatanını satacak hiçbir vaade kulak asmaz.
Mertliğin tek bildiği vardır; Canı pahasına korudukları için yaşamak ve yaşatmak.
Mertlik; onuru, haysiyeti, değerleri için yeri geldiğinde savaşır ama bu savaşı el işiyle değil, can peşiyle yapar.
Meydanlar mert yeridir. Namerde göz açtırmaz. Ve hiçbir vatansever, şerefsizliklerini yüce değerleri kullanarak örtbas etmeye çalışan ’vatanseçerler’ gibi vatanını satmaya yeltenenlerden nemalanacak, atasını utandıracak, namusunu, toprağını kan emicilere peşkeş çekecek kadar şerefsiz olanlarla aynı masaya oturmaz. O masayı dağıtır, halkını uyandırır, babasının ardından giden evlatları hatırlatır.
Herkes hatırlayacak!
Hatırlamak zorunda!
Darbe girişimi esnasında, Fethullahçı Terör Örgütü FETÖ mensupları, darbenin ana merkezi haline gelen Ankara Akıncı 4. Ana Jet Üssü önünde “Ne mutlu Türk’üm diyene!” Şeklinde slogan atan vatandaşlara ateş ediyordu.
Saldırıya uğrayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde, darbe gecesini özetleyen, silah sesleri arasındaki o iki cümlelik kısa ama satırlara sığmayacak mertliği uyandıran kısa diyalogu herkes hatırlayacak:
Muhabir: “Şu an halk da korku içerisinde…”
Bir vatandaşımız: “Halkın korkusu yok! Yalan söyleme, halkın korkusu yok!”
İşte biz o gece o mertleri, o can siper haneleri, göz bebeklerimizi, kardeşlerimizi, çocuklarımızı, babalarımızı o şerefsiz vatan bölücülere karşı, kanlarını hiç esirgemedikleri ulvi topraklarımıza sakladık. Ama korkmadık. Vatan için korku olmaz. Biliriz ki, söz konusu vatansa, gerisi teferruattır.
Bu benlikle, bu bilinçle dünyaya geldik. Korkunun hasını canımızı vermekle değil, vatanımıza zeval gelmesiyle eşleştirdik. Düşmanın yurdumuza halel getirme düşüncesiyle tedbirlendik.
Bir gittik, bin çoğaldık, bin çoğaldıkça yüreğimizden aldığımız gücü yine yürek esasında doğruladık.
Halis kahramanlar doğurdu analarımız, bacılarımız, karılarımız… Kahraman oldu evlatlarımız, kardeşlerimiz babalarımız. Türk halkı zamanında ne darbeler gördü. Davada haklı ya da haksızlığın acı bilançosunu yine bu vatanın evlatları, anaları, geride kalanları uzun yıllar iliklerine kadar hissetti. Şimdi böyle iki çulsuza, paraya pula kendini satan, beyni yıkanmış, bir şizofren çığırtkanlığında ortalığı velveleye verecek kadar gözü dönmüşlere göz yumacak evlatlar yetişmedi benim yurdumda. Vatana diz çöktürmeye çalışanları inancıyla, ruhuyla, tüm bedeniyle hissederek bertaraf etti.
Hangi görüşe mensup olursa olsun, kenetlenmeyi, vatan için birlikte hareket etmeyi, bu ülkeyi yönetenden tutun da fütursuz tavırlarıyla eleştirilen “bu gençlik nereye gidiyor” da adı geçen çocuklarımıza kadar herkes bir oldu, iri oldu, diri oldu.
“Milli sınırlar içinde vatan bütündür, parçalanamaz!” Diyerek bu ülkeyi Kurtuluş Mücadelesine hazırlayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet ettiği vatana, bugün 7’den 70’e herkesin nasıl da sahip çıktığına bir kez daha şahit olduk. Böl, parçala, yönet şeklindeki adımlara karşı bir bütün olarak cevap verdik. İşte o gece, bu ülke o eşsiz kahramanlarıyla bir destan daha yazdı.
O destanın adı oldu; toprağı, namusu, şerefi için can verenler…
O destanın adı oldu; kundakta bebesini, evinde sevdiğini, yüreğinde ülkesini bizlere emanet edenler…
O gece giderken yüreklerini bin parçaya bölüp milletine dağıtan aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, arkasında dimdik, onurla ve inançla duran ailelerine de sabırlar diliyorum.
Tüm şehit ve gazilerimizi en yüce duygularımla, minnet ve saygıyla selamlıyorum.
Ve tekrar yineliyorum; Bu vatan tektir, bütündür, diridir, iridir, parçalanamaz, bölünemez! Bölünmesi konu dahi edilemez!
15 Temmuz mücadelesinde 248 kişi şehit oldu, 2196 vatandaş yaralandı. Türkiye, hain FETÖ örgütü darbe girişimi karşısındaki kararlı direnişiyle tüm oyunları bozdu. Bu direniş tüm İslam dünyasına da umut ışığı oldu.