Beklenen kabine toplantısı asgari ücretlinin Temmuz’da ara zam alıp alamayacağını, alacaksa bunun yüzdesinin ne kadar olacağı konularıyla gündeme oturmuş durumda.
Dikkat ettiniz mi, özel sektörde vasıflı ya da vasıfsız eleman ihtiyacı, eğer şartlar uygunsa İŞKUR üzerinden yapılmaya özen gösteriliyor. En azından 3 ay işveren için ufak da olsa rahatlama getiriyor. Elemanın tahsili ya da tecrübesi ne olursa olsun, eğitime tabi tutularak iş istihdamı sağlanmaya çalışılıyor ancak bu istihdamın karşılığı genellikle asgari ücretin üstünde bir rakam olmuyor.
Çok değil, belki 3 sene evvel, evli bir çift çalışıp, 5 bin TL- 6,5 bin TL arası maaş alıyorsa, o eve ortalama 10-12 bin TL civarında nakit girişi sağlanıyordu. Ev kira dahi olsa, çocukların okulu, genel giderler derken kendilerine nefes alacak bir miktar (borçsuz olmak da nefes almaktı) bırakan nakit dönüşü sayesinde ‘orta direk’ dediğimiz aileler yaşamaya devam ediyordu. Bu yıl asgari ücretin 4253 TL olmasıyla beraber, o orta direk olarak nitelendirdiğimiz maaş rakamlarına en fazla %10 ila %20 oranında özel sektör işveren maaş zammı eklendi. Alım gücünün giderek düşmesiyle asgari ücret yükselse de cebe girmeden eridi, ortada orta direk anlayışı da yok olup gitti.
Bu erimeler karşısında Temmuz ayında asgari ücrete ve emekliye gelecek zam beklentisi de aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık misali öyle bir noktaya geldi ki; yeme-içme, ulaşım, barınma, giyinme ihtiyaçlarına gelecek zamlar daha şimdiden konuşulmaya başlandı.
Bu ülkenin %50’sinin asgari ücretle geçindiğini söyleyenler yanılıyorlar artık. O istatistiklerin dışında bir de görünen-görünmeyen, yaşanan-yaşanamayan hatta geçim derdinde olup da asgarinin altında reel kayda girmeyenler var.
Çalışan, asgarinin biraz üstündebir maaşalsa dahi işverençoğu kez SSK’yı asgari gösteriyor. Resmi rakamın artmasıyla arada oluşan fark işçiye ya da işletme personeline yansıtılmıyor bile. Onlar da, ‘asgarinin biraz üzerinde alıyorum’ cümlesini rafa kaldırıyorlar.
Asgari ücret artırımı çözüm değil artık. Asgari ücret ülke ekonomisinin ortasında yer alırken, alım gücünü etkileyen doların dönemsel düşüşü ve ekonomiye sözde kazandıracakları da gündemde. Alım gücünün artırımına bakılarak hanedeki nüfusa yetecek geçim düzeni sağlanmalı. Yoksulluk sınırının 20 bin TL olduğu bir dönemde asgari ücret 10 bin TL dahi olsa ne yazar.
Makas giderek daraldı ve artık kesecek kumaş kalmadı. Orta direğin yerini günden güne zenginleşen fırsatçılar aldı. Yoksulluk taşradan şehre uzandı. Ne ayağa göre uzatılacak yorgan, ne de o yorgana göre uzatılacak ayak kaldı. Sütten ağzı yananın üfleyerek yiyeceği yoğurdun yerini buz gibi su aldı. O da sütü alıp kaynatmaya mecalin, içme suyuna gelen zammı karşılayacak gücün varsa!