Kitapseverler burada mı?
Memleketimizde yaşayıp da Kepez Dokuma Fabrikası’nı bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. O metruk binanın yerinde sanata ve bilime yön veren, portakal kokularına kitap kokularının karıştığı muhteşem yenilikler yapıldı. Okuyucularım hatırlayacaklardır, geçtiğimiz haftalarda Cemil Meriç Kütüphanesi’nden bahsetmiştim. Dolu dolu Antalya’nın en büyük kütüphanesi D’okuma Park’ta kitapseverlerin beğenisine sunulmuştu.
01 Haziran itibariyle de Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü’nün bu şehrin insanına, en çok da genç nesle verdiği değeri yakından görebileceğiniz, Dokuma Sanat Sokağı’na inşa ettiği ve nostalji kokan 21 ahşap dükkândan oluşan ‘Sahaflar Çarşısı’nda görebilirsiniz.
21 ahşap dükkân…
Fark ettiniz mi, ‘dükkân’ kelimesinde bile nostaljik çağrışımlar duyabileceğimiz öznel bir yapı var. Her birinde okuyucuya aç, öğrenmeye aç insanlara, kendini sürekli yenileyen dünyanın kapılarını aralayan, samimiyet ve hoşgörünün temel alındığı bir oluşum mevcut. Birbirinden tatlı sahaflarla geçmiş özlemleri paylaşacağınız, değerlerimizi konuşacağınız, açık havada demlenmiş çayın zihin açan kokusu ruhunuza karıştığında tebessümle karşılanacağınız o küçük sevimli dükkânlar. Sadece sevimli de değil, kimi zaman yaşça büyük, kimi zaman çağlar ötesinde, kimi zaman da gelecekten göz kırpan muhteşem eserlerin yaşanmışlıklarla dolu hikâyelerine şahit olacağınız dükkânlar. Ah bir de o eski melodiler…
Yaşanmışlıkların Kokusu…
Sahaflardan alışveriş yapanlar iyi bilirler yaşanmışlık kokan kitapları. Belki hafif sararmış yapraklarının arasında bulunan kurutulmuş gülleri, belki ‘seviyor-sevmiyor’dan umutsuzca ayrılmış papatyaları, sayfanın ucuna iliştirilmiş küçük anlamlı notları veyahut altı özenle bastıra bastıra çizilmiş insanın içine işleyen o satır arası haklı cümleleri…
Her birinde bazen bir sıla, bir acı, bir gözyaşı bulunurken, bazen de gülümseyen mutlu bir surat, bir sevgilinin ucu yanık fotoğrafı, arada kalmış tütün kırıntıları…
Başkadır, başkalarının hayatlarında olup bitenleri onları hiç tanımadan hissetme, duygularına ortak olma, tam düşünürken kitabın en arkasında tek bir cümleyle okuma şansı. Başkadır yaşanmışlıkların derin hatırası. Başka insanların da bir zamanlar aynı satırları takip eden gözlerinin tam olarak hangi cümlelere takıldığını anlayacak ipuçları bulmak çok başkadır. Hele bir de kitabın basım tarihi 1920’ler, 30’lar, 40’larsa… Döner durur beyin yazanların, okuyanların, okuyup da yaşayanların yaşlarının hizasında…
Daha çok anlama, daha çok fark etme güdüsüyle daha bir derin bakar hafif silik notlara.
‘Yolunuz düşerse’ demeyeceğim, yolunuzu düşürün. Antalya’da merkezde bulunan bu nostalji durağına mutlaka uğrayın. Birkaç sahafı esir edin, sorular sorun, sohbeti koyulaştırın, kitaplardan bahsedin, çay için, gençliklerini, çocukluklarını dinleyin.
Neden mi?
Sahafların gönülleri de kitapları gibi…