Mutluluk…
Herkes için farklı bir anlam ifade etse de herkesin istemekle ulaşacağı bir duygu.
Basit ve bir o kadar da sıra dışı bir kelime.
Kimi işinde, kimi eşinde, kimi gelirinde, kimi genel anlamda başarısında arar mutluluğu ancak kimsenin aklına “Beni mutlu eden aslında ne?” sorusu gelmez.
Hayatta başarılıysan mutlusundur, başarı mutluluk getirir diyenler burada mı?
Sizi anlıyor ama daha farklı değerlendiriyorum durumu.
‘Mutlu olan aynı zamanda başarılıdır’ı nasıl buldunuz?
Biraz daha açayım; “Başarı her zaman mutluluk getirmez ama mutluluk daima başarı getirir” de diyebilirim.
Peki, mutlu bir hayat nasıl mümkün, bunun için bugün umudunuz, hedefleriniz, hayalleriniz var mı?
Varsa, zamanı durduramadığımız gibi geri de alamadığımıza göre mutluluğu geleceğe odaklayan, anı kaçıran, geçmişi sürekli yargılayıp yadsıyan, geleceğe umutla baktıkça günü yaşamaya değer bulan birisi olabilirsiniz. Çünkü mutluluk için karar alınır, uygulanır, hedef konulmaz!
Bana göre mutlu olunmalı ve hedef mutlulukla bir adım öteye taşınmalı.
Öyle ki, mutluluğun yaşamsal bir başarı olduğunu düşünüyorum. Bu durumda, başarılı insanların standartların dışında yaşadığını söylememde bir sakınca olmasa gerek.
Bir yerde okumuştum; “Bir insan bir konuda sıra dışı değilse, her şeyde en fazla vasat birisidir” diye. Dolayısıyla en az bir konuda, o en iyi olmak istediğimiz konuda sıra dışı olmazsak, herkes gibi ezberden ibaret, standartların kurbanı olmaya mahkûmuzdur.
Peki, sıra dışı nasıl olunur? Bunun için biraz cesaret göstermemiz, ne istediğimizi, neyin peşinde olduğumuzu bilmemiz gerek. Bunu nasıl bulacağız demeden önce tek bir şey soracağım;
-Sizi en çok ne mutlu eder?
Bir gün sohbet ortamında basit ama dakikalarca düşündüren bu sorunun karşılığında; “Aslında şöyle yapsam, böyle etsem, şu işi yapsam, şuraya girsem, şu kadar kazansam, bundan vazgeçsem, bunu söylesem…” in ardından, “Belki o zaman çok mutlu olurdum!”, gelmişti.
Geçmiş zamanın değişmeyeceğine inananlar için rahatlatıcı ve haz veren bir sohbetti.
Sonuçta kimse için bir şey değişmeyecek, herkes sözde mutluluğu ifade etse de,yarın özde mutsuzluğuna kaldığı yerden devam edecekti.
Farkında mısınız, herkes tercihlerinden rahatsız ama kimse bu durumu değiştirmek için bir gram çaba göstermiyor. Sebepler sırayla, “ama çocuklar, bu işi yapmam gerek, onlar bensiz ne yapar, iş bulmam çok zor, evi değiştiremem, gidemem, gelemem, yapamam, edemem” geliyor.
–Me, - ma olumsuz eki, eylemde birinci tekile verildiği an, içsel olarak başarıya, dolayısıyla mutluluğa uzak, inancın eyleme dokunamadığı hatta yok edildiği yerde.
Bu ince ayar konuyu muhteşem bir anekdot ne de güzel ifade etmiş;
Adamın biri evsiz, barksız, işsiz…
Bulunduğu hayattan çok sıkılmış çünkü mutsuz. Evet, parası da yok. Cebindeki az miktar parayla sadece gitmek ister, hiç bilmediği bir ülkeye gider. Henüz alışamadığı bu ülkede birkaç gün geçmiştir ki, “Tiyatro, akşama tiyatro, biletinizi alın” diye bir ses duyar.
Hayatında hiç tiyatro görmemiş, durumu neticesinde de gitmeye cesaret edememiş adam, cebindeki son parasını hiç tereddütsüz o çok merak ettiği tiyatro biletine verir.
Oyun biter, herkes dağılır. Bizim adam sahnenin karşısında kalır, oyunu düşünür, tekrar düşünür derken, temizlik görevlisi sürenin dolduğunu işaret eder.
Adam, oyunu çok beğendiğini ve tiyatro müdürü ile görüşmek istediğini söyler. Müdürün odasına girince, oyunu çok beğendiğini, büyük bir aşkla izlediğini ve buranın bir parçası olmak istediğini dile getirir. Müdür de bir temizlikçiye ihtiyacı olduğunu ve bu sayede daima tiyatronun bir parçası olabileceğini söyler. Test etmek için de uzun süredir temizlik görmemiş bir odayı temizlemesini ister.
Adam odayı şevkle temizler, pırıl pırıl yapar. Müdür odaya girince gözlerine inanamaz ve adamı işe almaya karar verir. Hatta evsiz adamın erken mesai yapması durumunda orada kalmasına dahi izin verir.
Sıra evraklara adını yazmaya gelince, müdür sorar; “Adın neydi senin?”
Adam sevinçle adını haykırır;
“William, William efendim, William Shakespeare”
***
Hayatta bizi mutlu edecek şeyi bulduğumuz an, ona ulaşmak için sıra dışı bir mücadele vermemiz kaçınılmaz. Hiç şüphesiz, başarı da ardından gelecektir.
Mutluluk da, ne parayla ne pulla, ne şöhretle, ne şanla mümkün. Mutluluk, kendimizi kendi içimizde koyduğumuz yerde var olma, benliğimizle bütünlük sağlama hali.
Anlıyorum, günümüzde yaşam telaşı ve gelecek kaygısı içinde debelenirken, standartlarımızın dışındaalınacak ani kararlar hepimiz için büyük lüks olabilir.
Ancak aradığımız, standartların dışında alınacak kararlarla sıra dışılık yaratmak değil mi zaten!