Kişinin gelecek tasavvuru olarak değerlendirdiğim vizyon, daha geniş perspektifle ileri görüşü temsil eder. Yaşam kalitesini belirleyen bir farkındalık olarak düşündüğüm vizyon, her alanda kendini gösteren; sosyal, siyasal, kültürel ve edinimsel her şeyi içine alan geniş bir kavramdır.
Öyle ki vizyon eksikliğinde kaybedilen değerler, maalesef vizyon genişliğinde çoğu kez kazanılıyor anlamına da gelmiyor. Bir bütün olarak ele alınması ve bütünsel farkındalıklarla şekillenmesi gerekiyor. Etrafımızda gelecek hayalleriyle var olan, ‘hayalinin peşinden koşarsan sonunda kazanırsın’ direktifleriyle yol alan onlarca insan varken, vizyon hep ikinci plana atılmaktadır.
Geleceği tasavvur etmek hayalci bir yapıyla da mümkün elbette. Ancak hayalci olmak ile vizyon sahibi olmak arasında ciddi farklar mevcut.
Vizyon sahibi kimseler az konuşur, öz konuşur, kaliteli iş çıkarır ve sonunu değil, gidilecek yolda küçük hedefler eşliğinde büyük fırsatları düşünür.
Hayalci kimseler ise çok konuşur, az iş yapar ve daha yolun başındayken plansız, programsız sonunu düşünür hale gelir. Vizyon sahibi kimseler zorluklar karşısında b-c hatta d planına sahipken, hayalci kimselerin peşine takıldığı o büyük hayalinin öyle pek de yan planları yoktur. Baktılar ki işler zorlaşıyor, sıvışmak da hayalinin bir parçası haline gelebilir.
Vizyon yapılabileceklerin ölçüsünü tartıp biçerken, seçimleri yönlendirmede etkin rol oynar. Seçimler davranışları etkiler ve davranışlarda oluşumu şekillendiren irade gücünü belirler.
Öncelikle insanlar, şahsi vizyonu geliştirip davranışsal eğilimleri kontrol altına aldıktan sonra içinde bulunduğu aile ortamı, sosyal ortam, iş ortamı veya eğitim kurumları fark etmeksizin faydalı bireyler olarak bir sonraki adımı tasavvur edebilir ve önlem noktasında herkesten daha hızlı gelişimi takip edebilir.
Örneğin bir şirket işletim noktasında; eleman alımı, iş dağılımı, mali bütçe hesaplaması, satın alma kapasitesi ve markalaşma yolunda küçük ama geleceği şekillendiren sağlam adımlar, zamanında ve gerekli yatırımı destekleyen öngörü sahibi vizyonla mümkündür. Günümüzde mali çöküşe giden şirketlerin çoğu vizyon eksikliği sebebiyle önlem alamamış ve ipin ucu kaçtıktan sonra da toparlanamamıştır. Burada tamamen reel kaynaklardan beslenilirken, inanç ve sezgi de arka plana atılmamalıdır. Vizyon sahibi insan, inançları doğrultusunda yol alırken, reel düzeni özümseyerek sağduyu geliştirir.
Sarsıntıda olan bir düzeni yeni bir yönetim stratejisi ile ele alarak toparlayacak, yeni spesifik hedefler saptamasına yardımcı olacak tek şey doğru vizyondur. Doğru vizyon, kaynaklar ne kadar yetersiz olursa olsun, özgüven temelli enerji ve motivasyonun varlığını sürdürmesine yardımcı olur ve az olanla çok olana varış varsayımları daha stratejik düzende hesaplanır. Vizyon ileriye götürür, amaca bağlanır ve çabalar anlam kazanır.
Bu bağlamda bir hayaliniz varsa ve vizyon eksikliğiyle hareket ediyorsanız, gelecek öngörüsü ve eylemcilik ruhunun ana dinamiği de olmayacaktır. Hayale giden yolda ya kendinizi geliştireceksiniz, ya da gelişmiş çevrede yer edineceksiniz!
Aksi takdirde vizyonun o erişilebilirlik potansiyelini gün yüzüne çıkaran gizli gücü, sizin yıkımınızın görünür bir parçası olacaktır.