PSİKOTERAPİ ruhsal rahatsızlık veya sorunları sözel etkileşim yoluyla, görüşmelerle çözme tekniğine verilen genel addır. Kognitif Davranışçı Terapi (KDT) ruhsal rahatsızlıkları açıklarken ve nedenlerini araştırırken Psikiyatri Biliminin verilerine dayanır. Bu rahatsızlıkların çözümünde kullandığı sözel ve davranışsal yöntemler, bilimsel ilkelere ve öğrenme kuramlarına dayalıdır. Etkinliği bilimsel olarak sınanmış ve yüzlerce klinik araştırmayla birçok ruhsal rahatsızlıkta etkili olduğu gösterilmiştir.
“Olayları olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görürüz”.
Bizi rahatsız eden bir durumla karşılaştığımızda, duygusal, davranışsal ve bedensel tepkilerimiz oluşur. Tüm bunlara sebep olan düşüncelerimizdir. Otomatik düşünceler aklımızdan çok hızlı geçerler ve özel bir çaba göstermediğimiz sürece farkına varamayız. Yaşadığımız olumsuz duygular bize iç dünyamız ile ilgili bilgi verir. Olumsuz duygularımızı bir sinyal olarak değerlendirmezsek bedenimizde kas ağrıları, fibromyaljiler, baş ağrıları, migren, mide- barsak sorunları, fıtıklar, cilt hastalıkları…ile baş etmek zorunda kalabiliriz. Beden ve ruh sağlığı bir bütündür. Her birindeki olumsuzluklar birbirlerini etkiler.
TEMEL İNANÇLAR NEDİR?
Hiç birimiz normalde farkında değiliz. Sadece bunların etkileri olayları değerlendirmemizde ve olaylara verdiğimiz tepkilerde ortaya çıkar. Bir bebeğe “ sen bir tanesin, özelsin, akıllısın, beceriklisin, değerlisin…” iletileri gelse bebek kendisine giydirilen giysiyi yaşamı boyunca taşıyacaktır. Boş bir levha gibi doğarız, çevremizden bize üç tür mesaj gelir;
-Kendimizin ne olup olmadığıyla ilgili bilgi
-Diğer insanların ne olup olmadığıyla ilgili bilgi
-Yaşadığımız dünyanın ne olup olmadığıyla ilgili bilgi
Çocuk ilk 1,5 yaşa kadar sürekli çevreden söz dışı mesajlarla kendisinin ve çevresinin nasıl olduğunu anlar.”BEN BANA VERİLENİM”.Ağladığında yumuşak ses tonuyla kucakta tutulup göz teması kurulan davranışla bunların yapılmadığı bir tutumda çocuk kendini nasıl hisseder? Diğerlerini nasıl hisseder? Besleyen, tehlikeli, değer vermeyen, acılarla dolu yaşam….Çok küçük yaşlardan itibaren olumlu olumsuz inançların her birinin bir çekirdeği olur içimizde. Yaşımızın ilerlemesiyle kurduğumuz ilişkilerle, çekirdeklerin kimisi çok küçük kalırken kimisi büyümeye başlar. Sunum yapacağında özgüveni olan, sevilen, önemsenen kişi bile yetersiz kalabilir. Başaramayacağım çekirdeği büyük olan kişi her işte kendisini başarısız hisseder.
TERAPİ SEANSLARINDA NELER YAPILIR?
Tedavide danışan kişi ile terapist çeşitli sorunları belirlemek ve anlamak için, iyileşmeyi hedef alan bir işbirliği içinde düşünce, duygu ve davranışlar arasındaki ilişkiler konusunda çalışırlar. Bu yaklaşım genellikle "ŞIMDI VE BURADA" üzerine, yani o anda güncel olarak kişide sıkıntı yaratan sorunlar üzerine odaklanır. Terapist ve danışanın birlikte çalışarak saptadığı hedeflere ulaşmak ve “DEĞIŞIM” yaratabilmek için seanslar sırasında öğrenilenler seanslar arasında uygulamaya geçirilir. Seans içinde terapistten öğrenilen bilginin beceriye dönüştürülebilmesi için uygulamada “EV ÖDEVLERI” ya da “EGZERSIZLER” den faydalanılır. Terapist ve danışan birlikte danışanın sorunu hakkında ortak bir fikir edinerek sorunu birlikte anlamaya, mevcut sorunun danışanın DÜŞÜNCE, DUYGU VE DAVRANIŞLARINI ve gün içindeki işlevlerini nasıl etkilediğini belirlemeye çalışırlar. Danışanın kişisel sorunlarının anlaşılmasını izleyerek terapist ve danışan bir sonraki aşamada tedavi hedefleri belirleyip bir TEDAVI PLANI oluştururlar. Terapinin amacı danışanın sorunlarını çözmekte halen kullandığı baş etme yöntemlerinden daha yararlı olabilecek YENI ÇÖZÜMLER ÜRETEBILMESINI sağlamaktır. Bunu izleyerek, danışanın terapi seansları içinde öğrendiklerini terapi seansları arasındaki süreç içinde de uygulaması istenir.