Bugün de biraz nostalji yapalım dedim. Şöyle gençliğimizi yaşadığımız 70’li yıllara gidelim ve o günlerde neler yaşamışız biraz anımsayalım..
70’li yıllarda biz, bugünkü gençlerin sahip olduğu pek çok şeye sahip değildik. Ne bilgisayarımız vardı, ne de cep telefonumuz. Lewis, Adidas, Puma, Nike, Benetton giymezdik. Mc Donald’s, Pizza Hut, Burger King’de karnımızı doyurmaz, Starbucks’ta kahve içmezdik. Süpermarket, AVM, kredi kartı, bankamatik, barkod, online, USB nedir bilmezdik. Belki size komik gelecek ama o gençlik yıllarımızda kot pantolonlar yeni yeni çıkmıştı. Rahmetli abim, yaşıtı bir komşumuzun oğlu ve ben Konyaaltı’na denize gitmiştik. Yaşıt olan komşumuzun oğlu yerli bir kot almış ve onu nasıl beyazlatırım diye düşünürken, denizde ıslatıp taşla sürtmeye başlamıştı. Tabii ki sonuç hayal kırıklığı ve pantolonun kumaşının taş sürtmesi ile erimesiydi.
Sahillerimiz şimdiki gibi paralı plajlara bölünmemişti. Herkes istediği yerde denize girerdi. Konyaaltı ve Lara sahillerinde yazları obalar kurulur ve Antalya’nın zengini fakiri bu obalarda komşu olarak otururdu. Çok güzel komşuluklar yaşanırdı. Şehir içi ulaşım, dolmuş olarak kullanılan kuyruklu Amerikan taksileri ile sağlanırdı.
Televizyonlar tek kanal ve siyah beyazdı. Herkesin evinde olmayan televizyonu izlemek için komşulara toplanılırdı yayın günlerinde. Elektrikler ve sular sık sık kesilirdi. Raflarda binbir türlü yiyecek ve içecek markaları yoktu. Tüpgaz, sana yağı, sigara, çay, şeker kuyruklarına girerdik. (O dönem insanlarda para var fakat gerçekten bazı güçler nedeniyle bu ürünler saklanıyor, zor bulunuyordu. Şimdi ürünler var fakat insanlarda alım gücü yok maalesef)
Saftık ama aptal değildik. Konuşurken “atıyorum, oha, adamsın, sıkıntı yok, bi tık daha, bye, aşkım” gibi uyduruk kaba saba kelimeleri kullanmazdık. Arkadaşlarımızla selamlaşırken kafalarımızı tokuşturmazdık. 15 yaşındaki genç kızlara bayan, tanımadığımız yaşlı beylere dayı demezdik. Cumartesi günleri de okula gidilirdi. Okullardaki müfredat programları ağırdı ama hakkından gelinirdi, ilkokul 3’üncü sınıftayken “kerat cetveli” ezbere bilinirdi.
Merhametliydik, paylaşımcıydık. Okurduk, dünyada olup biten her şey bizi ilgilendirirdi. Herkesin evine bir gazete girerdi. Geleceğe ümitle bakardık, çünkü biz sevginin gücüne inanıyorduk, hala ona inanıyoruz.
70’li yıllarda ben Kuleli Askeri Lisesi’nden geldikten sonra 1973 yılında gazetecilik mesleğine başlamıştım ama bunların büyük bölümünü bizler de yaşadık. Fakat inanın bu günleri yaşadıktan sonra o günleri özlüyor insan. Özlemeyen de yoktur herhalde.