Türkiye şu günlerde gereksiz yere bir konu üzerine yoğunlaştı ve görüşler ikiye bölündü. Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde Milli Savunma Akademisi’nin mezuniyet töreni yapıldı ve pırıl pırıl genç teğmenlerimiz Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesine katıldı. Ve en önemlisi de tarihte ilk kez hem kara, hem deniz ve hem de hava harp okullarını birincilikle bitirenler kadın teğmenler oldu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin çakı gibi birer elemanı olan bu teğmenlerimizi buradan da kutlamak bir borç oldu bizlere.
Bu genç ve yeni mezun teğmenlerimiz diploma töreni sonrası bir araya toplanarak kılıçlarını çekip and içtiler ve hep bir ağızdan “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diye slogan attılar. Ülkemizin kurucusu, ebedi başkomutanımız Mustafa Kemal’in askerleri olmaktan daha olağan ne var ki. Ancak genç teğmenlerimizin and içmeleri ve slogan atmaları büyük çapta alkış alırken bazı çevreleri tedirgin ve rahatsız etti. Askerin Mustafa Kemal’e sahip çıkmasından daha olağan ne olabilirdi ki? Ancak ülkemizim gururu askerimizden korkan ve bazı bağnaz çevreler hemen yaygara koparmaya başladılar. Neymiş efendim törende bu tür bir and içme ve slogan atma yasal değilmiş. Milli Savunma Bakanlığı konuyu araştırıyoruz diye açıklama yaparken, ne yazık ki Adalet Bakanı o bir grup kişinin sözcüsü olarak çıkıp soruşturma başlatılacak diye açıklama yaptı. Bakanın bu açıklaması Cumhuriyetçi, Atatürkçü ve laik kesimden büyük tepki gördü. Bakan Tunç’un bu açıklamasına bir tepki de Prof.Dr. Celal Şengör’den geldi. “Sen kimin sözcüsüsün, bir avuç Atatürk düşmanının mı?” diyen Şengör, Bakan Tunç’a özür dileme çağrısında bulundu. Celal Şengör, açıklamasında “Ne zamandan beri ATATÜRK’ÜN ASKERİYİZ demek rahatsızlık verir oldu. Vatansever, kahraman teğmenlerin kılıç çakıştırmaları nasıl bir rahatsızlık veriyor? Daha önceleri Harp Okulu mezuniyet törenlerinde defalarca benzer kılıç çakıştırmalarına tanıklık ettik. Önce askeri disiplin nedir onu öğren konuşmadan, beyanat vermeden. Genç teğmenlerimizin, Teğmen Ebru Eroğlu liderliğinde kılıç çakıştırırken okudukları andımız mı birilerini mi rahatsız ediyor? Sen kimin sözcüsüsün, bir avuç Atatürk düşmanının mı? “
TEĞMEN TSK’NIN GÖZBEBEĞİDİR
“Teğmen rütbesi rütbelerin en güzelidir. Teğmen, TSK’nin göz bebeğidir. Teğmen, kıtaların itici gücüdür…” Bu ifadeleri çoğaltmak pek mümkün. Genç teğmenler, kıtalara katıldıklarında gözlerimiz onların üzerinde olurdu. Tam olarak üzerlerine uydurdukları üniformaları, nizami olarak kuşandıkları teçhizatları, selamları, esas duruşları ile kıtalara ayrı bir heyecan, ayrı bir dinamizm getirirlerdi. Çakı gibi Teğmen derdik.
Adalet Bakanı, “Toplum kesimlerini, milletimizi rahatsız edecek eylem ve söylemlerden kaçınmak lazım.” demiş. Kim neden rahatsız olmuş, anlamak mümkün değil. Bunu sormak kimin görevi? Milli Savunma Bakanlığın ne olduğu anlaşılamayan bir garip açıklaması haricinde askeri kesimde derin bir sessizlik var. Bir yerlerden bir talimat bekleniyor her halde. Öyle görünüyor.
Benim tavsiyem ise net: Talimat beklemeyin!
Teğmeninize sahip çıkın. Harbiye Marşını hatırlayın yeter. Onu da unutmamışsınızdır sanırım. Yine de ben hatırlatayım:
“Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız
Tufanları gösteren, tarihlerin yadıyız
Kanla, irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti
Cehennemler kudursa, ölmez nigahbanıyız.
Yaşa varol Harbiye, yıkılmaz satvetinle
Göklerden gelen bir ses sana ne diyor, dinle:
Türk vatanı üstünde sönmez güneşsin sen
Kartal yuvalarında, hürdür millet seninle.
Yüz senedir Harbiye bu orduya şan verir
Çıkardığı dehalar semalara yükselir
Baştan başa tarihtir mektebin her zerresi
Sarsılmayan azminle çelik kaleler erir.
Şahikalar üstünde meydan okur bu erler
Yaklaşacak düşmana mezar olur bu yerler
Bağlayamaz bir kuvvet bu kasırga milleti
Tarihlere sorun ki bize “Ölmez Türk” derler.”
Bütün bunları gördükten sonra tekrar söylüyorum.
TEĞMENLER GURURUMUZDUR. ELİNİZİ ÇEKİN BU TERTEMİZ ÇAKI GİBİ GENÇLERDEN.