İnsanın doğumdan ölünceye kadar yaşlanan bir varlık olduğunu herhalde artık işitmeyen kalmamıştır. Yaşam süresi ortalama erkeklerde 76, kadınlarda 81 yıla yaklaştı. Bu sürede vücudumuzun aşınması gayet doğaldır. Gerontolojide buna “normal yaşlanma” diyoruz. Yani yaşlanma sürecinde bedenen uğradığımız kayıpların hepsi hastalıktan ileri gelmiyor. Yaşlılar çoğaldıkça protezliler çoğalıyor. Havaalanlarında vücudumuzda protez taşıyıp taşımadığımız sorusuna ileride daha çok rastlayacağız. Bugün birçok yaşlı, sohbet ederken, birbirlerine diz, kalça, ağız protezlerinden memnun olup olmadıklarını soruyor. Eskiden hava raporunu soranlar, bugün hangi hekimin daha iyi protez taktığını soruyor. Birbirleriyle hekim adreslerini değiş tokuş ediyorlar. Yaşlıların yetişkin evlatları, sadece ebeveyni için değil, aynı zamanda kendisine de lazım olabilecek “protez bilgilerini” internette arıyor. Ama insan vücudunun yapısı o kadar karmaşık ki, tam işlevsel yapılarının yapay malzemeler ve bileşenler ile değiştirilmesi veya yerine getirilmesi imkansızdır. Günümüzde klinik olarak kullanılan implantların çoğu, insan vücudunun basit mekanik veya diğer fiziksel fonksiyonlarını yerine getirebilir. Eklem protezleri, örneğin yük iletimi, yapay göz içi lensi ışık geçirgenliği ve yapay arter kan beslemesinin bakımını sağlar. Önümüzdeki dönemlerde “bakıma muhtaç olma” kavramı yeni anlamlar kazanacaktır. Bugün daha çok günlük yaşam ödevlerini yerine getirmeyenlere yapılan yardımlarla bağlantılı olan bakım kavramından hareket ediyoruz. Gelecekte, bakım sektörü de teknoloji sayesinde değişecektir. Şimdiden “robot süpürgeler” satılıyor. Ev temizliği yapamayacak durumda olan bir yaşlının artık eve temizlikçi çağırmasına gerek yok. Evde gece gündüz demeden dolaşan robot süpürge, “temizlikçi” mesleğini de herhalde tarihe gömecektir. Robot yataklar ve robot hemşireler de gündemde. Bunların teknolojik temelleri var, sadece ne zaman devreye sokulacaklarına daha karar verilmedi. Çünkü bunun sosyal, ekonomik ve politik sonuçları olacaktır. Bunlara toplum olarak hazır değiliz, ama yakında buna hazırlık yapmamız gerekecektir. Çünkü robotlar, çok büyük bir ekonomi pazarı oluşturacak tüm özelliklere sahiptir. Hastalanmayan, 24 saat çalıştığı halde şikâyet etmeyen, grev yapmayan, emeklilik hakkını talep etmeyen, sigortalı iş sözleşmesi istemeyen, bozulunca, bozulan parçasının değiştirmesinden sonra tekrar tam randımanlı olarak çalışmaya başlayan bu robotlara hazırlıklı olmak gerekiyor. Özellikle bugün genç olan insanların yaşlılığı bizimkinden farklı olacaktır. Bu farklılığın şimdiden “iyi” veya “kötü” kavramlarıyla damgalanmasını doğru bulmuyorum. Çünkü lanetlenen teknolojilerden bugün hiçbirimiz vazgeçmek istemiyoruz. Otomobile, atom santraline, üzerimize tonlarca kerosen atığı bırakan uçaklara nasıl alıştıysak ve onlardan vazgeçemiyorsak, protezlere, robotlara, akıllı evlere, tele tıbba da alışacağız. Bugün cebinde akıllı telefon taşıyan gençleri ileride akıllı teknoloji taşıyacak! Bunun farkında olmayan gençlerin, yaşlılıkla biraz ilgilenmesi gerekiyor. Çünkü bugünün gençliği, bugünkü yaşlılar gibi, yarının dışlanan yaşlısı olacaktır. Dışlamanın da türü değişecektir. Geleceğin yaşlısı her türlü teknolojik olanaktan yararlanacaktır, ama bir çift laf edeceği, düşünce ve duygularını paylaşacağı insan ilişkilerine hasret kalacaktır. Teknoloji, yaşlılıkta yalnızlığın hem sebebi, hem de yalnızlığı gideren olanak olarak ortaya çıkacaktır. Ev hayvanı beslemek yerine, elektronik ev hayvanları, bakım personeli yerine bakım robotu ile avunmak zorunda kalacak yaşlı kuşağın ilk üyeleri bugün aramızda yaşamaktadır.