Türkiye için güzel, düşmanları için kötü bir günü geride bıraktık. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 98’inci yıl dönümünü kutladık, U19 Kız Voleybol Milli Takımımız Avrupa Şampiyonu oldu ve Cumhurbaşkanımız açık ve gizli düşmanlarımıza “hodri meydan” dedi.
Türk milleti için bugün sevinçli, onurlu ve tarihi bir gündü. Atatürk üzerine yine tartışmalar, sataşmalar, hatta edepsizlikler vardı, ama bunlar sevincimizi gölgeleyemedi. Zeki, cesur ve vicdanlı Türk milleti, içindeki ve dışındaki hainlere bir kere daha ders verdi ve haddini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir konuşmasında belirttiği gibi, Selçuklunun cesareti, Osmanlının vicdanı ve Cumhuriyetin aklı ile hareket eden milletimiz yirmi birinci yüzyılı Türkiye’nin yüzyılı yapacak adımları birer birer atmaktadır.
Bunun için şu soruyu sormak zorundayız: Okul için mi, hayat için öğrenmeliyiz? “Okul için” diyenlerin sayıca az olacağını tahmin etsem de, gerçekte, okul için öğrenen kuşaklar yetiştirmede uzun bir yol kat ettik. Bilginin değil notun peşinde koşan; bilgi için değil sınıf geçmek için okula giden genç nesiller yarattık. Ama bunu değiştirebiliriz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda belirtiği gibi ordusu olan bir millet değiliz, kendisi ordu olan bir milletiz. O zaman eğitim ordusu da olabiliriz. Bunun için ömür boyu öğrenen bir millet olmak zorundayız. Okul için değil hayata için öğrenmeliyiz. Zorunlu değil, gönüllü öğrenen, öğrenerek kendini yaratanların ülkesi olmalıyız.
Eğitimde yeni pencereler açarak, yeni ufuklara ilerleyerek, yeni hedefler tanımlayarak ve yeni vizyonlar yaratarak, “ilk hedefiniz Akdeniz’dir” sözüne, “ilk hedefiniz öğrenmektir” sözünü de ekleyerek, beşikten mezara kadar öğrenen nesillerle yirmi birinci yüzyılı fethedebiliriz.
ABD ve AB gibi kendi kendini reddeden, yazdıkları ile yaptıkları birbirine uymayan, aslen sömürgeciliği destekleyen, ama kendini demokrat ve özgürlük hayranı olarak dünyaya tanıtan ülkelerin insanlarına da gerçeği gösterebiliriz.
Cumhurbaşkanımızın yıllardır vurguladığı gibi “Dünyanın beşten büyük” olduğunu sömürgeci ülkelerin insanlarına bile anlatabilir ve zamanla haklı olduğumuzu onlara da kabul ettirebiliriz. Çünkü insan özünde dürüstleri, cesurları ve haklı olanları sever.
Evet, bugün çok güzel bir gündü, ama gelecekteki günlerimiz daha da güzel olacak. Dürüstlük, vicdanlılık ve mertlik ilkelerine dayanan samimi duygularımız, düşüncelerimiz, cesaretimiz ile biz bütün bunları başarabilecek durumdayız ve buna muktediriz.
Milletimiz mal olmuş “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünü kullanarak ülkemizi düşmanlarımıza peşkeş çekme cüretini gösteren FETÖ hainlerinin gasp etmeye yeltendikleri bu anlamlı cümleyi ve cümlenin sahibini, hainlerin elinden ve dilinden söküp almalıyız. Tarihinin her döneminde, çığır açan liderler çıkarmayı başaran milletimiz, bu yüzyılda da bunu başarmıştır. Ne mutlu bize!