Tıbbi teknoloji, eski bir Life Science Engineering (Hayat bilgisi mühendisliği) olarak
heyecanlı bir mühendislik alanıdır. Global pazarların oluşumunu sağlayan ürünleri, eğitim,
öğretim ve üretim ile ilgili yerel ağları ve Doğa Bilimlerinin çeşitli disiplinlerini, Mühendislik
Bilimlerini ve Tıbbı fonksiyonel bir şekilde entegre eden interdisipliner bir alandır. Geronto-
teknoloji, buna yeni katılan, yaşlılık ve teknoloji arasında ilişki kuran yeni bir interdisipliner
alandır. Tıbbi teknoloji basit ve hemen öğrenilecek bilimsel bir disiplin değildir. Çünkü
birçok bilimin karışımından oluşan kompleks bir alandır. Geronto-teknolojiyi de bu çerçevede
değerlendirmek gerekir. Tıbbi teknolojinin ana ekseni hekim ve mühendis arasındadır, diğer
Doğa Bilimleri ve öteki bilimler, örneğin Gerontoloji, bu eksene katkı sağlayabilir. Tıbbi
teknoloji geleceği olan bir teknolojidir. Özellikle Hindistan ve Çin, geleceğin değil, aksine
bugünkü büyük pazarlardır. Hindistan ve Çin, bu pazarda üretici ve tüketici rollerine sahiptir.
Yüksek kaliteli ürünleriyle de dikkatleri üzerlerine çekmektedirler. Fakat en büyük tıbbi
teknoloji pazarı eskiden olduğu gibi bugün de Kuzey Amerika’dır. Dünyada üretilen tıbbi
teknolojinin %50’si bu pazarda satılmaktadır. Tıp teknolojisi, başka hiçbir bilim alanında
görülmeyen, yüksek ve kendine özgü interdisipliner niteliklere sahiptir. Özel bilgiyle
donanmış uzmanlar bir araya gelerek, Klinik Tıp kapsamında, direkt ve karşılıklı saygı ile çok
farklı bir kültürü yaratmayı başardılar. Ekonomik başarılarının sırrı ise bu alanda çalışan
aktörlerin komplementaritesi (yani birinin bilgisi ötekinin bilgisiyle bütünlük oluşturur) ve
çalışmalarını karşılıklı saygı çerçevesinde yürütmeleridir. Türkiye’de Gerontoloji, Tıp
Teknolojisinden kendine pay çıkarabilir. Eksikliğini vurguladığımız ve ortadan kalkmasını
arzu ettiğimiz liyakat ve saygının, Gerontolojide egemen kültür olmasını sağlayabiliriz. Böyle
bir Gerontoloji, Türkiye’de geronto-teknolojinin gelişmesine de önemli katkılar sağlar.
Gerontoloji henüz ülkemizde çok yeni bir bilim dalıdır. Dikkate değer gelişim göstermektedir.
Çağımızın bilimden geçtiğini de kimse inkâr etmiyor. Bilimde gelişmek, toplumu da geliştirir.
Geri kalmış bir bilim, toplumu geriletebilir. Çünkü böyle bir bilim eksiktir, yanlışlarla doludur
ve maalesef vatandaşın bilgi eksikliği, bilimi kıt ama lafı bol bilim insanları tarafından
manipüle edilebilir. Çünkü bilim insanı olmak, otomatikman, adil, dürüst, etik ve ahlaklı
olmak anlamına kesinlikle gelmiyor. Başkalarına yaklaşmayan, başkalarıyla bilgi ve
tecrübesini paylaşmayanın Gerontolojide ve Medikal Teknolojide hem kaybedeceği zamana
hem de kaybettirdiği zamana yazıktır. Gerontoloji, iletişimi sevenlerin bilimidir, ama boş
konuşanların değil! Teori, yöntem, araştırma, üretme, insana ve topluma yardımcı olan
katkılarla ilişkili olması gereken “karşılıklı iletişime” dayanmalıdır. Yaşlanma ve yaşlılık
küresel olgulardır. Küresel fırsatlar ve risklerle bağlantılıdır. Dolayısıyla bu fırsatlardan el
birliği, iş birliği ve gönül birliği ile yararlanabiliriz ve risklerin de üstesinden yine aynı şekilde
gelebiliriz. Gerontolojinin interdisipliner özellikleri, bilimlerin kesişim kümesidir. Bu kesişim
kümesinin ülkemizdeki etkisi, yani insana ve topluma faydası, Gerontolojinin gelişimine
bağlıdır. Şu anda burası, matematikçinin deyimiyle boş kümedir. Bu kavram bir hiçten söz
edildiği anlamına gelmemektedir. Boş küme, matematikte mevcut bir kümedir, ama içinde
hiçbir eleman yoktur. Gerontoloji şu anda bunu andırmaktadır.