Doğar doğmaz davranışlarıyla çevresinin ilgisini çeker ve çevresine ilgisini davranışlarıyla gösterir insan. Bu özelliği doğumundan ölümüne dek sürer. Zaten herkesin bildiği şey, diye düşünebilirsiniz. Ama bu konu göründüğünden karmaşıktır. Davranışlar farklı düzlemlerde ele alındığında daha kompleks ve ilginç bir görünüm kazanmaktadır. Davranışlarımızı birey, grup ve toplum düzlemlerinde inceleyebiliriz. Çok düzlemli analizlerde farklı düzlemlerin dikkate alınması gerekir. Burada birey düzlemine bakacağız.
Diyelim ki yaşlı bir insan huzurevine yerleşmeyi kafasından geçiriyor. Bunu yaparken neleri dikkate alacaktır veya onun davranışını ve kararını değerlendirirken neleri dikkate almalıyız? Birçok aile bugün benzer durumla karşı karşıyadır. Yaşlanan anne veya babasını veya ikisini birden huzurevine mi yerleştirse, yoksa yanına mı alsa daha iyi olur diye düşünen yaşlıların sayısı giderek çoğalmaktadır.
Bu durumda bireyin “huzurevi algısı” önemli bir faktördür. Huzurevi algısı mevcut bilgileri dikkate almayı gerektirir. Ama mevcut bilgilerin hepsine sahip olmayan bireyin, huzurevleri hakkında mevcut bilgilerden hangilerini algıladığı sorusunun önemi artmaktadır. Dolayısıyla algı ve bilgi arasındaki bağlantıların anlamı vardır. Diğer taraftan huzurevine yerleşme veya yerleşmeme kararında bireyin becerileri rol oynayacaktır. Huzurevine yerleşebilmesi için hangi becerileri kendisi yapabilmelidir ki huzurevine kabul edilsin. Huzurevleri her yaşlıyı kabul etmemektedir. Bu yüzden kendisini değerlendirmek zorunda kalacaktır. Belki çocuğunun yanına taşınması daha iyi bir karar olacaktır. Ne de olsa çocuğu açısından becerileri o kadar önemli değildir. Aralarındaki manevi bağların daha güçlü olduğunu kabul edebilir.
Bunlar tamam da huzurevine yerleşme fikrine nasıl erişti? Bunu sorunca motivasyondan söz ettiğimizi bilmemiz gerekir. Yaşlıyı kendi evinden taşınıp huzurevine yerleşme motive eden bir şeyler olması gerekmez mi? Huzurevine yerleşme isteminin temelinde beklentiler, uyaran etkiler, istemi yaratan koşullar ve tabii ki istek vardır. Yaşlı birey huzurevinden ne beklemektedir? Daha kaliteli bir yaşam olabilir. Belki yalnızlık canına tak etmiştir. Huzurevinde yaşıtlarıyla yalnızlığını giderebilir. Belki ev işlerini yapamadığı için huzurevine yerleşmeyi düşünmektedir. Daha birçok sebep akla gelmektedir. Hepsine beklenti diyebiliriz. Beklentiyi yaratan birtakım uyaranların olması da gerekir. Bazılarını belirttik. Ev işlerini yapamamak, yalnızlık vs. Fakat beklenti ve uyaranlar huzurevine taşınma düşüncesini açıklamaya yarar. Fakat huzurevine taşınma isteğine sahip midir?
Zorunlu olduğu için mi, yoksa istekli olduğu için mi huzurevine taşınıp taşınmama arasında gidip gelmektedir? Böylece duygu düzlemine gelmiş olduk. Huzurevi düşüncesi, bireyde pozitif veya negatif duygulara yol açacaktır. Olumlu duygular ağır basarsa, huzurevine yerleşme olasılığı yükselecektir. Tersi durumda huzurevine taşınma olasılığı azalacaktır.
Fakat bu kadarla kalmıyor mesele. Tutumlarını dikkate almak gerekir. Çünkü tutumların etkileri vardır.
Tutumlar; tasavvur, kanaat ve değerlerle bağlantılıdır. Huzurevine ilişkin tasavvurları kararında etkili olacaktır. Muhtemelen şimdiye dek hiç huzurevi görmemiştir. Sadece işittikleri ile bağlantılı tasavvurlara sahiptir. Yani tutumları muhtemelen tamamen sübjektif niteliktedir. Belki de bir arkadaşı huzurevine yerleşmiştir ve ondan huzurevi hakkında bazı bilgiler edinmiştir. Ama bunlar o arkadaşının o huzurevi hakkında söyledikleridir ve büyük olasılıkla bunlar da sübjektif algılara dayanmaktadır.
Sübjektif algıya ve objektif bilgiye dayalı tasavvur, bir araya gelerek kanaatleri yaratır. Doğru olduklarından şüphe duymadığımız kanılarımızın gerçekliğini ifade edemeyeceklerini bilirsek, bu yaşlının huzurevi hakkındaki kanılarının da somut gerçekler olamayacağı anlaşılır. Buna rağmen alacağı kararda kanıları son derece önemli rol oynayacaktır. Bunun yanı sıra huzurevi ile birlikte hangi değerleri bağdaştırmaktadır. Acaba huzurevine taşınması yakın sosyal çevresi
tarafından nasıl değerlendirilecektir? Konu komşu ne diyecektir? Acaba çocukları hakkında yanlış kanılara kapılmaları söz konusu olabilir mi? Örneğin çocukları tarafından huzurevine “terk edildiğini” düşünenler olabilir mi? Acaba çocukları buna ne diyecektir? Onların yanına taşınmazsa, acaba kendilerine güvenmediğini mi düşüneceklerdir, yoksa iyi huzurevine yerleşti diye mi düşüneceklerdir? Bütün bu soruların ardından “huzurevine yerleşeme” davranışının çağrıştırabileceği sosyal çevreye ilişkili değerler yer almaktadır.