Geçmiş nesillerin hayalleri, bugün gerçekleşti. Yaşam süremiz uzadı. Fakat içinde yaşam azaldı. Modern toplum dediğimiz köleliğin diğer adıdır. Hani kölelik kalktı diyorlar ya, bu bir yalandır. Köleliğin tarzı değişti.
Bunu dikkate almayan günümüz insanı, bir taraftan yaşam süresinin uzamaya devam etmesini istemektedir. Bunu gerçekleştirmek için geçmişteki nesiller gibi uğraşlarına devam etmektedir. Diğer taraftan uzun yaşamın sorunlarından şikayetçidir. Aslında şikayetlerine bakıldığında, yaşlılıktan değil, yaşam dediği ama içinde yaşamın olmadığı süreyi kastediyor.
Modern toplum işin önemini anlatıyor. İş o kadar önemli bir şeymiş ki iş olmazsa hayatın da anlamı olmazmış. Hadi oradan. Kendisi iş yapmayıp başkasına akıl öğretenlerin masalıdır. Hayatında çalışmamış ama lüks hayat içinde yaşayanların uydurduğu bu masala inanıp inanmamak elimizde.
İş önemlidir. Ama inşaatta amele olarak çalışmak değil. İşin anlamından bahsedenlere inşaatta amelelik verelim, bakalım hala işin çok anlamlı bir uğraş olduğundan bahsedecek mi, yoksa işi köleliğin yeni bir biçimi olarak mı algılayacak!
Geçmişteki ve bugünkü insanların yaşam süresini uzatmak için gerçekleştirilen girişimlerinin sonucu olarak ortaya çıkan yaşlanma; insanın hesaba katmadığı, uzun yaşam hedefine yönelik uğraşlarının beklenmedik bir sonucu olarak ortaya çıkan bir fenomendir. Modern toplumun bu yan ürünü de can sıkıyor. Yaşam koşullarında değişim meydana geldikçe uzayan yaşam süresinin toplumun yaşlanmasına yol açması ise en çok canımızı sıkan şeydir.
Tuhaf değil mi? Kendi yaşlılığına kafa yormayıp, toplum dediği ve hiçbir zaman ne olduğunu anlayamadığı bir olgunun yaşlanmasından sıkılan insanların kafasında hangi hayaller uyanıyor olabilir? Bu durum artık “problem” olarak algılanıyor.
Yaşlanma öncelikle insanın yaşlanmasıdır. Bu da yeni yeteneklere, becerilere ve yaratıcılığa ihtiyaç duyulmasına yol açıyor. İnsanın yaşlanma ve yaşlılıkla ilişkili problemleri algılayışı, yorumlayışı ve çözümleri değişiyor. Yaşlanma ve yaşlılık hem toplumsal gelişmenin ürünü hem toplumsal gelişmenin sebebi olarak bireysel yaşlanma ve yaşlılığı etkiliyor.
Yaşlanan insana bir olanak olarak Tazelenme Üniversitesi’ni başlattık. Daha önce bu neden aklımıza gelmedi? Çünkü yaşam süresi kısaydı, insanlar yaşlılıkta eğitimi hayal bile edemiyordu. Ama yaşam koşullarının değişmesiyle uzayan yaşam süresine yeni anlamlar kazandırılması ihtiyaç olarak doğunca, bunun nasıl giderileceğine kafa yormaya başladık. Böylece ihtiyaca cevap veren seçeneklerin neler olabileceğini düşündük ve Tazelenme Üniversitesi fikrine eriştik. Böylece yaşlılık öncesi dönemde yaşamında boşluk hissedenlere anlamlı bir yaşlılık dönemi yarattık.
Bir başka örnek Antalya Büyükşehir Belediyesi ile yani yerel yönetimlerle iş birliği yaparak hayata geçirdiğimiz uygulamalı gerontoloji alanında, Alzheimer Hasta ve Hasta Yakını Buluşma Merkezi ‘Mavi Ev’ ve Parkinson Hasta Ve Hasta Yakınları İçin Eğitim Rehabilitasyon Ve Danışma Merkezleri, Antalya’da ihtiyaçtan icraata yönelik faaliyetlerdir. Zaman ve mekan olgularını unutan, paralel dünyalarda yaşayan demans hastası yaşlıların,
başlattığımız bu girişimlerden çok memnun olup olduklarını ölçerek biliyoruz. Fakat bunun bir önemi yoktur. Önemli olan aramızda adeta başka bir diyara göç etmiş gibi yaşayan bu yaşlılara, hayatta oldukları sürece insanca bir yaşamın mümkün kılınmasıdır.
Daha önce bu girişimin ortaya çıkmamış olmasının sebebi “duyarsızlık” veya “bilgisizlik” veya “yaşlıya değer vermemek” değildir. Bunun sebebi yaşlılıkla bağlantılı algı, yaşantı ve düşüncelerimizin değişmiş olmasıdır. Bunların sonucunda “bunama” algı ve düşünce alanımızın içine dahil olmuştur.
Binlerce yıldan beri bilinen bu probleme yeni çözüm arayışları başladı. Bu arayış sürecinde çeşitli seçenekler değerlendirildi ve mevcut koşular altında yapılabilir ve yapılamaz şeklinde eleme yapılarak kararlar alındı. Bunun sonucunda demans hastası yaşlılara yardım eli uzatıldı.
Şimdi yaşlanan toplumun geleceğini de düşünebiliriz. Çünkü yaşam süresi uzamaktadır. Bunun sonucunda ortaya “yaşlı toplum” çıkacaktır. Bu toplumun yaşlanma ve yaşlılığa bakışı, beklentileri, umutları, sorunları değişecektir. Bu değişim birdenbire olmayacaktır. Dolayısıyla bu sürecin yönlendirilmeye ihtiyacı vardır. Yaşlı topluma hazırlık yapılmalıdır ve bu hazırlık başlamalıdır. Yaşlı topluma hazırlığın ardında insanın yaşlılığına yeni anlamlar kazandırma isteği yer almaktadır.
Bireysel ve toplumsal yaşlanma yeni seçeneklerin ve yeniliklerin algılanmasına, keşfedilmesine olanak yaratmaktadır. Bunun sonucunda bireyin ve toplumun yaşamla ilgili görüşleri değişmektedir. Bunu takiben yaşlanma ve yaşlılığın birey ve toplum açısından potansiyelleri keşfedilmekte ve bu potansiyellerden yararlanma girişimleri başlamaktadır.