Genellikle yaşlı hizmetlerinin “muhtaç yaşlıya hizmet” olarak sınırlandırıldığını görmekteyiz. Halbuki yaşlı hizmetleri çok çeşitli hedefleri takip eden geniş bir sosyal politik alandır. Yaşlılar arasında gündelik yaşam ödevlerinin üstesinden gelebilmek için yardıma ve bakıma ihtiyacı olanlar vardır, ama aynı zamanda gündelik yaşam ödevlerinin üstesinden rahatlıkla gelebilen, buna rağmen yaşlı hizmetlerine ihtiyacı olan yaşlıları da unutmamak lazım.
Yaşlı hizmetlerinde bakım ve yardım ihtiyacının karşılanması son derece önemli ve öncelikli bir konudur. Yaşam süremizin uzaması veya daha genel tanımla demografik değişim sürecinde çoğalan yaşlılar arasında sadece patolojik yaşlanma sürecinden geçenleri değil, aynı zamanda normal ve başarılı yaşlananları da dikkate almak gerekir. Dolayısıyla yaşlı hizmetleri ihtiyaca göre hazırlanmalıdır.
Normal yaşlanma, tipik gelişim süreçlerini dikkate alan bir kavramdır. Örneğin 85 yaşındaki bir insanın sağlık sorunları, o insanın patolojik bir vaka olarak görülmesine yol açmamalıdır. Çünkü ileri yaşlarda bedensel kayıplar yoğunlaşır ve bunun normal sonucu olarak ortaya bir dizi sağlık problemleri çıkar.
Patolojik yaşlanma kavramı başka bir şeyi kastetmektedir. Bu başkalık “tipik olmayan” gelişmelerle açıklanmaktadır. Örneğin 50 yaşlarında kronik hastalıklarla boğuşmak, normal veya tipik bir yaşlanma sürecinden geçilemediğine işaret etmektedir. Türkiye’de 40-50 yaşları arası nüfusun aşağı yukarı yüzde 10’nu kronik hastalıklara yakalanmıştır. Bu hiç de az olmayan kronik hasta insanların önlerinde göreli uzun bir yaşam ve yaşlanma süresi vardır. Erken yaşlarda yakalandıkları kronik hastalıklardan ötürü patolojik yaşlanma sürecinden geçerek yaşlanacaklardır.
Başarılı yaşlanma ise tarifi yapılan bir durumun memnuniyet verici olarak hissedilmesidir. Yani objektif değil, aksine sübjektif bir yaşantıdır. “Tarifi yapılan durum” demek, her durumda bu yaşantının geçerli olmadığıdır. Örneğin “sağlık durumu memnuniyeti” dediğimizde, sağlık durumu ile ilişkili sübjektif yaşantıları anlıyoruz. Dolayısıyla önce sağlık durumundan ne anladığımızı tarif etmemiz ve ardından tarifi yapılan sağlık durumu ile ilişkili sübjektif memnuniyeti belirlememiz gerekir. Sağlık memnuniyeti yüksek olan bir kimsenin yşne tarif edilmesi gereken gelir durumundan memnuniyeti düşük olabilir. Dolayısıyla başarılı yaşlanma farklı düzlemlerdeki memnuniyet duygusu kapsamında tanımlanması gereken bir kavramdır. Hiç kimse “mutlak başarılı” bir yaşlanma sürecinden geçmemektedir. Bir Alman atasözünün dediği gibi “parlayan her şey altın değildir.” Bu yüzden başkalarıyla kendinizi karşılaştırıp, başarılı veya başarısız yaşlandığınızı düşünmeyiniz. Başarılı yaşlandığını zannettiğiniz kişilerin karşıdan parlak görünen yaşamlarında kim bilir ne kadar pas ve kir vardır. Bu yüzden “başarılı yaşlanma” kavramını pek sevmem. Aldatıcı yönleri çok fazladır ve çoğu insana başarısız yaşlandığı duygusunu aşılamaktadır.
İhtiyaçlarınız ve kişisel gelişiminizin güncel durumu arasındaki dengeyi koruyabilirseniz başarılı yaşlandığınızı kabul edebilirsiniz (Lehr, 2003). Sağlık, uzun ömürlülük ve yaşam memnuniyeti arasındaki bağlantılarla tanımladığım yaşlanma süreci hem pozitif hem de negatif yaşantılarla bağlantılı olacaktır. Hayat inişli çıkışlı bir yoldur. Bu yolu sonuna dek eğilmeden bükülmeden, benliğinden ödün vermeden, kendi istediği yaşamı sürdürenler başarılı olacaktır. Kim başkasının yaşamını yaşıyorsa, o iflah olmayacak ve son nefesinde başarısız şekilde yaşlandığını anladığında, artık vakit çok geç olacaktır.
Sağlıklı beslenin, düzenli spor yapın, mesela yürüyüşe çıkın, beyninizi çalıştırın, o zaman sağlıklı yaşlanma şansınız muhakkak artacaktır. Ama sağlıklı yaşlanmanın başarılı yaşlanmanın sadece ön koşulu olabileceğini de unutmayın. Başarılı yaşlanmak sadece sağlıklı
ve zinde yaşlanmak değildir. Örneğin yüzde 12’si engelli olan nüfusumuzun başarılı yaşlanamayacağını düşünmek her türlü akla ve mantığa aykırıdır ve bilimsel açıdan bakıldığından da yanlış bir algıdır. Bedensel durumundan bağımsız olarak her insan içinde bulunduğu koşullar altında başarılı da başarısız da yaşlanabilir.
Bütün bunların yaşlı hizmeti ve kadınla alakası nedir? Söyleyeyim: Ülkemizde hem yaşlılar hem de işsiz kadınlar çoğalıyor. Yaşlıların çoğunu kadınlar oluşturuyor. Özellikle 80 yaş ve üzeri nüfusumuzda kadın faktörü kendini göstermeye başladı. Eğer biz işsiz kadınları yaşlı hizmeti alanında istihdam edilebilecek konuma getirebilirsek hem kadınlara hem de yaşlılara başarılı yaşlanmanın olanaklarından yararlanma olanakları yaratmış oluruz. Bu yüzden kadına iş ve yaşlıya hizmet sunmayı ve hizmetlerin işsiz kadınlar tarafından sunulmasını öneriyorum.