Bugün yaşlılığın organizasyonundan söz edelim diyorum. Acele etmeyin, yaşlılık da organize mi edilirmiş diyerek bıyık altından alay etmeyin. Nihayetinde konu herkesi ilgilendiriyor, hatta sizi bile. Yaşlıların bugünkü haline bakınız. Her biri kuru yaprak gibi savruluyor. Bu savruluşun nedeni olması gerekmez mi? Kimileri “yaşlılık”; yahu bir şey kendisinin sebebi olarak gösterilebilir mi? Yaşlılar, yaşlı oldukları için mi savruluyor? Ama gerçekten böyle düşünenler var ve bu düşüncesini de inanca dönüştürmüş. Saçmalık bile olsa bir şeye inanıyorsa, mesele “X araba lastiği Y araba lastiğinden daha kalitelidir” ve ikisinin de kalitesini ölçmediyse, yani sadece bir inancı dile getiriyorsa, işte o kişiyi inancından vazgeçirmek, deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Belki bu yüzden zaman zaman develerle çalışmanın avantajlı olup olmadığını düşünüyorum. Develer bile organize olmuş şekilde yürüyor; önde eşek, arkada develer. Yaşlılığın organizasyonu, yaşlıların organize olması anlamına gelmiyor. O ayrı meseledir. Yaşlıların da organize olmaları gerekir. Çünkü sadece bu şekilde seslerini diğerlerine duyurabilir ve onları yaşlılar için harekete geçirebilir. Bizim bugünkü konumuz, yaşlıların organizasyonu değildir; sadece yaşlılığın organizasyonundan bahsedeceğiz. O zaman “organizasyon” nedir, sorusunun cevabını vermek gerekir. Yaşlılığın organizasyonundan şunu anlıyorum: Yaşlanma, yaşlılık ve yaşlı insanla ilişkili tekrarlanan ödevlerin, problemlerin, durumların etkin şekilde yetkin kişilerce üstesinden gelinmesini sağlayacak yöntem, yönetim, teknik ve uygulamaların tanımlanmış sistematiklik içerisinde devreye sokulması, takip edilmesi, iyileştirilmesi sürecidir. Yaşlanmayı, ana rahminden ölünceye kadar devam eden süreç olarak tanımlıyorum. Yaşlılığı ise bir yaşam dönemi olarak… Dolayısıyla yaşlılığın organizasyonu, benim tanımladığım organizasyon kavramının kapsamında, toplam yaşam süresinin yaşlılığı odak noktaya koyan organizasyonudur. Yani insanı birey olarak kabul eden, ona doğumundan ölümüne kadar yaşam dönemlerine bağlı olarak ortaya çıkan, birey olarak üstesinden gelmek zorunda olduğu ödevler, problemler ve durumlar karşısında savrulmaması için desteklemek, motive etmek, gerekirse özel yardımlarla yeniden ayağa kalkmasını sağlayıp, yaşamının tamamında kendisinin memnun kalacağı, kendisini iyi ve anlamlı bulduğu, özgür ve özerk kişiliğini başkalarına bağımlı olmadan yaşayabilmesini sağlayan koşulların hazırlanmasını, yaşlılığın organizasyonu olarak nitelendiriyorum.
Yani insana ömrü boyunca başarılı yaşama fırsatlarının sunulmasını, dilediğince yaşamasını, başkalarının da dilediğince yaşamasına hoşgörülü olmasını ve kendisinin ve diğerlerinin yaşam memnuniyetinde anlam gören insanların yaratılması ve bunun geriden gelen kuşaklara miras olarak bırakılmasını, yaşlılığın organizasyonu olarak kabul ediyorum. Hasta, yardıma ve bakıma muhtaç, yoksul yaşlıların organizasyonunu kastetmiyorum. Sorunlu yaşlıların sorunlu yaşlılığını göz ardı edelim de demiyorum. Sorunlu yaşlıların sorunlu yaşlılığını dönüştürelim, sorunsuz yaşlıların daha az sorunlu yaşlılığını toplumumuza kazandıralım diyorum. Bundan elde edeceğimiz kazançları herkes rahatlık tahmin edebilir. Sağlık giderleri azalacak, yaşlılar çocuklarına yük oldukları duygusundan kurtulacak, kendisine ve topluma yönelik sorumluluklarını yerine gönüllü olarak getirecek yaşlılar topluma katılacak, toplumsal gelişmenin motorlarından biri olacak, kendi kabuğuna çekilmiş, dört duvar arasında yalnız yaşayan, hayatından bezmiş yaşlılar ortadan kalacak. Bu gelişmeler gençlere ilham olacak, yaşlıları farklı gözle görecekler, yaşlılara yönelik önyargı ve klişeler azalacak, yaşlı hizmetleri çoğalacak, bu hizmet alanlarında yeni sektörler ortaya çıkacak ve bu sektörlerde çalışacak olan yetkin gençlere ihtiyaç duyulacak. Yatırım ve istihdam aratacak. Bence bütün bunlar anlamlıdır, faydalıdır ve geleceği güvence altına almanın da koşullarıdır. Toplum olarak yaşlanıyoruz. Yaşlılığın organizasyonunu düşünmeye mecburuz. Savrulan yaşlıların çoğalmasından, savrulan yaşlı toplumun ortaya çıkabileceğini şimdiden dikkate almalıyız. Yaşlanma ve yaşlılık üzerine laf üretmeyi bırakıp, iş üretmeliyiz.