Bir futbolcu her şeyden önemli karakterli olmalı.
İstatistikler, başarılar, popülerite bunlar da önemli ama karakter yoksa diğerlerinin bir önemi yok.
Lukas Podolski, geldiği günden bu yana dakika bazında az forma şansı bulsa da skora etki anlamında başarılı oldu.
Yeni Malatya maçında 3 puanı getiren futbolcuydu.
Fenerbahçe maçında 1 asistle takımına katkı verdi.
Fakat son zamanlarda Podolski de bir ‘Galatasaray aşkı’ depreşti.
Buna anlam vermek ya da hak vermek imkansız.
Antalyaspor tarihiyle ve oynadığı futbolla Süper Lig’e değer katan bir takım.
Ve bu takımda forma giyen her futbolcu Antalyaspor’a ve armasına saygı duymak zorundadır.
Geçtiğimiz haftalarda oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçının ardından ‘Mayıslar bizimdir’ paylaşımıyla Antalyaspor’da oynadığını unutan ve Galatasaray’a destek veren Podolski, taraftarların baskısıyla geri adım atmıştı.
Tam konu kapandı, diye düşünüyorduk ki, Antalyaspor-Fenerbahçe maçının ardından tekrar Podolski’nin ‘Galatasaray aşkı’ tekrar ortaya çıktı.
Maçın ardından konuşan Podolski, “Ben de Antalyaspor şampiyon olsun isterdim ancak takımımız şu an o konumda değil. Birisi olması gerekirse Galatasaray olsun isterim” açıklamasında bulundu.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
Sanane Galatasaray’dan.
Sen Antalyaspor başarısı için çaba göster.
Kim şampiyon olmuş, olmamış seni bu kadar niye ilgilendiriyor?
Bir beklenti içinde misin?
Antalyaspor’u bir basamak olarak mı görüyorsun?
Taraftarlar bu soruları sorar.
Geçtiğimiz günlerde yine bir yazımda değindiğim bir konuyu tekrar açmak istiyorum.
Önümüzdeki haftalarda oynanacak olan Galatasaray-Antalyaspor maçında olası bir form düşüklüğü ya da hatada bunu taraftara nasıl açıklayacaksın.
Sadece Antalyaspor taraftarına değil, şampiyonluk yarışında bulunan bütün takımların taraftarlarına bunu açıklayamazsın.
Biz futbolda kaos ortamı yaratılmasın dedikçe, birileri çıkıp duygularını ön plana çıkarıyor.
Futbolcular paraya gelince ‘profesyoneliz’ diyor.
Ama iş başka şeylere gelince ‘Biz de insanız’ diyor.
Yok öyle yağma.
Bir yandan Antalya’nın en büyük değeri olan Antalyaspor’da forma giyeceksin, bir yandan da eski takımın olan Galatasaray’a göz kırpacaksın.
Bu şehir Eto’o gibi bir dünya markasını affetmedi.
Bunları bil ve ona göre davran.
Sana tekrar bu ülkenin kapılarını açan Antalyaspor’a saygısızlık yapma.
Akrep son dakikada yıkıldı
Biraz da maça geçelim.
Antalyaspor, evinde morali bozuk olan Fenerbahçe’yi ağırladı.
Morali de bozuk olsa, kadrosu da eksik olsa Fenerbahçe Fenerbahçe’dir.
Maça favori olarak başlayan sarı lacivertliler, hiçbir etki gösteremedi.
Antalyaspor özellikle Tamer Tuna yönetimiyle çok büyük bir çıkış yakaladı.
Bunu Fenerbahçe maçında da gördük.
Etkili oyununu güzel futbolla sergileyen kımızı beyazlılar, şanssız bir şekilde kalesinde golü gördü.
Golden sonra soğukkanlılığını elden bırakmayan Antalyaspor maçın ikinci yarısında 5 dakika arayla attığı 2 golle öne geçmesini bildi.
Bu gollerden sonra oyun üstünlüğünü elden bırakmayan Antalyaspor bir yandan hakemle de mücadele etti.
Hakemin vermiş olduğu yanlış kararlar ve maçı gereksiz yere uzatması Fenerbahçe’nin ekmeğine yağ sürdü.
Nitekim karşılaşmanın son dakikalarında Fenerbahçe nadir geliştirdiği bir atakla bulduğu golle sahadan 1 puanla ayrıldı.
Fenerbahçe 1 puana şampiyon olmuş gibi sevindi.
Antalyaspor ise galibiyeti kaçırdığı için üzgündü.
Her hafta böyle oynayalım yeter.
Başarı kendiliğinden gelir zaten.