Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Salgını kontrol altına almamız neredeyse imkansız.
Bunu söylerken çok üzülüyorum ama işin ciddiyetini hala kavrayamadık.
Antalya özelinde konuşacak olursak vatandaşlar bu salgının ne derece sıkıntı olduğunu anlayamadı.
Getirilen yasaklardan muaf olduğumuz için gözlem yapmamız daha olanaklı oluyor.
Geçtiğimiz günlerde Antalya’nın sokaklarında gözlem yapmak ve yaptığım gözlemleri topluma anlatmak için dışarı çıktım.
Gözlerime inanamadım.
Devlet, hükümet, bakanlıklar, emniyet ve kurumlar cansiperane çalışırken, vatandaşlar tam tersi davranıyor.
Salgının ciddiyetinden habersiz, rahatça gezip tozuyor.
Bankaların önü dolu, parklar ve bahçeler dolu.
Ve hiç kimse önlem almıyor.
Maske ve eldiven takanı göremedim.
Vatandaşların üzerindeki bu rahatlığı anlamış değilim.
Gezmek tozmak ölümden ya da sevenlerini öldürmekten daha mı tatlı geliyor?
Bu salgın herkese zarar veriyor.
Virüsü kapan ve haberi olmayan vatandaşlar bu virüsü en yakınlarına bulaştırabilir ve ölümlerine sebep olabilir.
Bunun vicdanı ile nasıl yaşanabilir.
Biz neden hala bu bilince sahip olamıyoruz.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca bütün Türkiye’yi hemen hemen her gün uyarıyor.
Uyan var mı?
Yok.
Antalya Valisi Münir Karaloğlu, sosyal medya hesabından her gün Antalyalıları uyarıyor.
Uyarmakla kalmıyor tedbirleri her geçen gün arttırıyor.
Ne tedbirlere uyar var ne de kurallara.
Bu bilinçle, biz bu salgını bitirmemiz çok zor.
Sosyal yardım
Koronavirüs salgını nedeniyle işinden olan, maaşlarını alamayan binlerce vatandaş bulunuyor.
Bu konu ile ilgili hükümet bazı adımlar attı.
Yardıma muhtaç ailelere para ve erzak yardımında bulundu.
Bunun dışında işten çıkarılmalar 3 ay süreyle ertelendi.
Devlet elinden geldiğince bir takım yardımlarda bulunuyor.
Ama yeterli değil.
İş insanları ve özel sektör de bu yardımlara destek olmalı.
Dayanışmanın ne derece önemli olduğunu bu günlerde daha iyi anlıyoruz.
O yüzden herkes bazı fedakârlıklarda bulunmalı.
Aç yatan bizden değildir.
Tok olduğu halde aç olanın halinden anlamayan ise insan değildir.
Futbolsuz günler
Neredeyse bütün dünyada ligler ertelenmişti.
Yaklaşık 3 aydır futbola hasret kaldık.
O heyecanı bile unuttuk.
Genellikle spor yazan ve yorumlayan bir gazeteci olarak çok özledim futbol izlemeyi.
Bu karantina ve izolasyon günlerinde neredeyse her gün eski maçları izleyerek heyecanımı taze tutmaya çalışıyorum.
Bu günlerin geçmesini hayatın normale dönmesi için kuralara uyalım.