Cesaret dünyada taklit edilemeyen tek duygudur. Değişme ancak cesur olanlar erişebilir. Değişime izin vermezseniz kimse size bunu ışınlayamaz. Değişim doğum gibi bir süreçtir.
Dengeli olan insanlar, düşmeden yürür, boğulmadan yüzer, ağlamadan güler, sevmeden sevilir, sevilmeden sever. Anahtara sahip olduğu için, her kapıyı açar. Her şeyi görebildiği için, tuzaklar işlemez. An'da yaşadığı için, tahmin yürütmeye gerek duymaz. Enerjileri çeker, bilgileri yayar. Bilgileri çeker, enerjileri yayar.
İnsanın kaderi, inanmak ile karar vermek arasında yazılır. İnancın amacı yoksa, gerçeğin anlamı yoktur.
Doğru olduğuna inandığın ne varsa tüm değer yargılarını avuçlarının içine alarak yol almak, yol bulmak, yola çıkmak gerekir kimi zaman.
İnandığım doğrular hala değişmedi ama inandığım insanlar değişti !
“İnsanların yaptığı en büyük hata, doğru olduğuna inandıkları bir şey için kendilerini zorlamalarıdır. Tutkularınızı siz seçemezsiniz, tutkularınız sizi seçer” Jeff Bezos
“İtibar kazanmak 20 yıl alır; ama o itibarı silmek için beş dakika yeter. Bunu unutmazsanız, başka türlü davranırsınız.” Warren Buffett
Hani inandığımız ve gerçekler ile yüzleştiğimiz bir çok konuda deyimler, deyişler ve hayatımızın yol arkadaşı cümleler çoğu zaman bize yol gösterir, yol olur. Bunları cebinde tutan ve feyz alanlar sözlerin ve cümlelerin gücüyle yeni yaşamlar ve hayatlar kurar. Kısa dediğimiz ama bir o kadar da uzun ömür yolculuğumuz da işte bu sözler kimi zaman yüzümüzü okşar, kimi zamanda tokat gibi yüzümüze iner. İnsanı değerli yapan değer yargılarıdır. Toplumun değer yargılarına göre yaşamak hiçbir zaman tarzım olmamıştır. Bu yüzdendir ki hep doğrular ile yaşadım ve doğrularımla bu yaşıma geldim. Bugün, dün, daha önceki günlerde hep kaleme aldıklarım benim doğrularımdı. Birilerine göre yanlış gelen ifadeler mutlaka olmuştur ancak bu benim doğrularımdı ve benim de taraftar arama ve bulma gibi bir çabam, gayretim olmamıştır. Taraftar arayan, tribünlere oynayan hiç olmadım. Gördüğümü yazdım, hissettiklerimi dile getirdim. Ortak olan oldu, beğenmeyen oldu, yazdıklarımızı paylaşan oldu, anında silip çöpe gönderen de. Ama hiçbir zaman olduğumdan farklı ve başka görünmedim. Bu yüzdendir ki tam 27 yıl aralıksız hep yazdım, hem yazdım, hem oynadım, hem çizdim, hem okudum ve çok kalemler tükettim, klavye tuşları eskittim. Tek bir mahkeme tutanağı daveti almadım. Çünkü hakaret etmem, bel altı tabiri satırlar lügatım da yoktur. Ancak ekmek yediğimiz kapıya da birilerinin kirletmesine de asla izin vermem. Bu da bizim duruşumuz olmuştur, sağ duyumuz ve bakış açımız olmuştur. İnandığımızdandır, gerçeğin tam anlamındandır yazdıklarımız…