Ne pazarlıklar yapılıyordu hatırlayın. 100 TL bile indirim yapmayan dershaneler vardı. Hele hele bir de burunlarından kıl aldırmayanlar.
Rica etsen, araya dershaneye yakın birini katsan o bile fayda getirmezdi. Kılı kırk yarıp çoluğunun çocuğunun okuyabilmesi için bu Dershane illetine mecbur bırakılmış nice memur ana ve baba, işçi ve inşaatçı, mısırcı, simitçi aklınıza kim gelirse tüm bu sektör emekçilerinin hepsi çocukları için dershanenin istediği parayı denkleştirebilmek için saçını süpürge etmiştir. Yerlerde sürünmüşlerdir, dirsekleri soyulmuştur.
Hatırlarım bir meslektaşımın özellikle kriz zamanı ve işsiz kaldığı bir döneme rastlayan çocuğunun dershaneye devam ettiği süreçte dahi acımaları olmamıştı bunların. Tüm borçlar ödenmiş ancak kala kala bir 100 TL borcu kalmış olan babanın peşinden günlerce koşulmuş artık arkadaşımızın bıçak kemiğe dayanması üzerine ‘gelin canımı alın’ dediğinin yakın tanığıyım.
Şimdi ?
Evet bugün ne anaların ne de babaların kıt kanaat geçinen, ayağını yorganına göre uzatarak yaşam sürmeye çalışan ailelerin böyle bir derdi, ek maliyet ve yük getirecek eğitim masrafı yok denecek kadar az.
Dershane illetinden kurtuluşun ailelere sağladığı bu faydanın yanında bir de şimdiye kadar kimi dershanelere gönderilen çocuklarımızın eğitimi için ödenen paraların nerelere gittiği eni konu açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır.
En son bu toplanan paraların aralarında olduğu düşündüğümüz İstanbul Dış Hatlar’da çanta dolusu milyon dolarlar ele geçirildi. Yıllardır toplanan bu paraların şimdi birilerine ihtiyacı var. Anladınız mı şimdi dershanelerin neden kapatıldığını.