Geçen yazımda yaşlıların toplumumuzdaki rolleri üzerinde durmuş, sosyal rol kavramını tanımlayıp, yaşlılık ve sosyal rol arasındaki bazı çelişkilere dikkat çekmiştir. Bugün bunun devamı olarak yaşlıların toplumdaki pozisyonu ve statüsü üzerinde biraz durmak istiyorum. Rol kavramını tanımlayan Ralph Linton, bir ferdin belli zamanda belli bir sitemdeki yerini “pozisyon” veya “statü” olarak tanımlamıştır. Linton, bu kavramları aynı manada kullanırken, yeni rol teorilerinde pozisyon ve statü farklı anlama gelen kavramlardır. Yeni rol teorilerinde pozisyon birerin sistem içindeki konumunu tanımlarken, statü kavramı ile “prestij” ilişkilendirilir. Prestijden, bir ferdin bir sıralama ölçeğindeki yerini belirleyen değer anlaşılır (Dahrendorf).
Yaşlıların toplumumuzda “yüksek” bir pozisyonda yer aldıklarına dair yaygın bir inanış vardır. Bunun sebebi “yaşlıya saygı” kavramından hareket edilmesidir. Genel kanıya göre toplumda yaşlılara büyük bir saygı duyulmaktadır. Dıştan bakıldığında yaşlılara saygı duyulduğuna işaret eden davranışlara sık sık rastladığımızı kabul edebiliriz. Bu saygı gösterilerinden hareket edersek, yaşlıların sosyal rollerini yerine getirme konusunda başarılı olduklarını da kabul edebiliriz. Geçen yazımı okuyanlar bunun sebebini hatırlayacaktır: Sosyal roller, belirli beklentiler yaratır ve beklentilere uygun davrananların sosyal rollerini yerine getirdiği kabul edilir. O zaman sorun yok! Çünkü yaşlılar beklentilerimize uyumlu davranıyorlar ki, biz de onlara saygı duyuyoruz. Fakat dikkatli bakıldığında memnuniyetimizin sebepleri hiç hoş değildir. Bizim yaşlımız kaderine razı gelerek kenara çekilmiştir. Sessiz sedasızdır. Fazla şikâyet etmez. Durumlarından kaynaklı sorunlarını sineye çeker. Tabii böyle yaşlıyı kim sevmez, kim ona saygı duymaz?
Toplumun marjinal grupları arasında ilk sıralarda geldikleri halde yaşlılar bu marjinalliği kabullenmiş görünüyorlar. Yaşlılığın normal durumunun böyle olduğuna inandıkları için olsa gerek, herkesin başına gerecek olan bir durumdan şikayetçi olmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorlar. Fakat yaşlılığın kaderi böyle olmamalıdır ve böyle olmadığının kanıtları hem bizim toplumumuzda hem de başka toplumlarda vardır.
Yaşlıların pozisyonu genel olarak düşükse de acaba statüleri nedir? Statünün bir sıralama ölçeğindeki değer olduğunu söyledik. Yaşlıların bir ölçek üzerindeki tek başına değeri bir anlam ifade etmez. Bunun başka bir değerle karşılaştırılması gerekir. Örneğin gençlerin aynı sıralama ölçeğinde eriştiği değer ile karşılaştırılırsa, o zaman bunun bir anlamı olabilir. Şu anda elimde böyle bir karşılaştırmaya dayanan güvenilir bir değer yok, ama genel olarak baktığımızda, yaşlıların statü bakımından da değerinin, diğer sosyal gruplardan düşük olabileceği intibaı uyanmıyor değil. Öte yandan genellikle ferdin pozisyonu ve statüsü arasında da pozitif bağıntı olduğu dikkat çekiyor. Toplumda yüksek pozisyondaki bir ferdin sosyal statüsü de genellikle yüksek bir değere erişiyor.
Yeni nesil yaşlılara şu anda genç ve orta yaşlıdır. Onların bugünkü pozisyon ve statü kavramları, yaşlılardan hem şimdi farklıdır hem de gelecekte farklı olacaktır. Geriden gelen
kuşakların yaşlılık kavramı da bugünküyle uyumlu olmayacaktır. Geriden gelen nesillerin yaşlılık pozisyonu ve statüsü ile bağdaştıracağı işlevler ve değerler, yaşlılıktan beklentileri ile değişecektir. Bu değişim şimdiden başladı. Bugünkü gençler ve orta yaşlılara farklı koşullarda ve farklı toplum anlayışı içerisinde yaşlanmaktadır. Dolayısıyla geleceği yaşlısı bugünden şekillenmektedir. Ona hazırlıklı olmalıyız.