Okullar yaz tatiline girmiş, bende ailemin yanına İstanbul’a dönmüştüm.
Bir yandan abimin işlerine yardım ediyor bir yandan da tatilimi yapıyordum.
15 Temmuz sabahı, ailemin yarısı bir düğün için İstanbul dışına çıkmıştı.
O gün abime ait telefon dükkanını akşama kadar ben işletecektim.
Sabah her şey normal gibiydi, fakat saatler ilerledikçe bazı anormallikler hissediliyordu.
Saatler akşam 10’u gösterdiğinde Boğaz Köprüsü’nü askerler tarafından kapatıldığı haberini aldım.
Aklıma ilk gelen, bir terör eyleminin olduğu askeriyenin de buna müdahele edeceği düşüncesiydi.
Yavaş yavaş dükkanı kapattım.
Tam eve doğru yola çıkacakken, telefonuma bir bildirim daha düştü.
Ülkedeki bu askeri hareketliliğin darbeye yönelik olduğu yönünde iddialar vardı.
Eve doğru ilerlerken ufak kardeşim aradı.
* Abi işyerinde mahsur kaldım. Askerler üzerimize kepenkleri kapattı.
* Sakin ol, ben seni almaya geleceğim
* Tamam abi
Bu kadar kısa sürdü konuşmamız.
Kardeşimi almaya giderken bir telefon daha geldi.
Kardeşim çalıştığı işyerinin arka kapısından çıkmış eve geliyormuş.
İçim biraz rahatladı. Alel acele eve gidip haberleri izlemeye başladım.
Bilen bilir darbe girişiminin en yoğun yaşandığı bölgelerden biri de İstanbul’dur.
Saatler ilerledikçe çatışmalar artıyordu.
Gözlerim televizyonda, Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı arıyordu.
CNN Türk’te belki de Türkiye’nin tarihini değiştirecek tarihi bir yayın yapıldı.
Gazeteci Hande Fırat, Konferans yöntemiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yayına bağladı.
Belki de bu yayın sayesinde darbe girişimi önlendi.
Saatler 01.00’i gösterdiğinde evimizin çatısında askeri uçaklar dolanıyordu.
Ev sallanıyor camlar kırılıyordu. O an evde bulunan aile fertlerimizle en arka odada sığınma gereği duyduk.
Çatışmalar bitmiyordu.
3 yaşındaki yiğenim bir yandan ağlıyor bir yandan da masum gözlerle olan biteni anlamaya çalışıyordu.
Bir ara mutfaktan su alabilmek için mutfağa kadar süründüm.
Suyu almak için ayağa kalktığımda büyük bir sesle birlikte kırılan camlarla kendimi yerde buldum.
Antalya’da bulunan nişanlımla telefonla konuşurken, sanki son konuşma gibiydi.
Konuşmanın içeriğinde tamamen bir belirsizlik hakimdi.
Gözümü arka odadan televizyona çevirdiğimde CNN Türk’ün askerler tarafından basıldığını gördüm.
İşler gittikçe içinden çıkılmaz bir hale gelmişti.
Bir yandan da halkımızın sokaklarda vermiş olduğu mücadele herkese cesaret veriyordu.
80 milyon insan bir olmuş darbeye karşı kenetlenmişti.
O gün herkes üstüne düşeni yapmıştı.
Sokağa çıktığımda bunu iliklerime kadar hissediyordum ve bu mücadeleye ortak olduğum için de gurur duyuyordum.
Saatler 05.00’i gösterdiğinde darbe teşebbüsü bastırılmış ve Türk milletinin iradesi galip gelmişti.
O gece çok şey yaşandı.
Şehitlerimiz oldu, gazilerimiz oldu. Ama şunu bir kere daha gördük.
Hangi güç olursa olsun bu ülkeyi bölemedi, bölemeyecek