Dünkü yazımda, futbolda ‘sevgi dili’ni oluşturmalıyız demiştim..
Bunun için de taşın altına herkes elini koymalı..
Türk futbolunun gelişmesi adına herkes üstüne düşeni yapmalı..
Öncelikli olarak futbol yöneticileri ve spor yorumcuları çok dikkat etmeli..
Çünkü yöneticiler ve yorumcular çok geniş bir kitleye hitap ediyor..
Onlar bu ‘sevgi dili’ni kullanmaya başlarsa, Türk futbolu çok daha iyi yerlere gelebilir..
Bunların yanı sıra futbolcular da, birer profesyonel olduklarını unutmamalılar..
Oynadıkları kulüplerde aldıkları paranın hakkını verip, duygusal hareketlerle tribünlere oynamamalı..
Mesela örnek verecek olursak;
Caner Erkin Galatasaray’da oynarken yaptığı bazı hareketlerle tribünlere şirin gözükmeye çalıştı ve başarılı da oldu..
Sonrasında Fenerbahçe’de oynamaya başlayınca ilk başta tepkilere maruz kalınca, profesyonelliğin dışına çıkarak yine tribünlere oynamaya başladı..
Aynı durumu Beşiktaş’ta da yaşadı..
Bu tarz örnekleri genişletebiliriz..
Eğer bir futbolcu profesyonelliğin dışına çıkıp tribünlere şirin gözükecekse bunun gereğini yapmalı..
Futbol hayatını o takımda sürdürmeli..
Profesyonellik sadece parayla olmaz..
Bunu futbolculara anlatmalılar..
Çünkü sergilenen tavırlar, taraftar gruplarını karşı karşıya getiriyor..
Bu tarz yanlış davranışların aksine, doğru profesyonelliği gösteren futbolcularımız da var..
Mehmet Aurelio önce Trabzon, ardından Fenerbahçe, en sonunda da Beşiktaş’ta yıllarca top koşturdu..
Bu 3 büyük takımın taraftarlarından bir gün olsun tepki toplamadı..
Aksine 3 takımda da iz bıraktı..
Doğru olanı göstermeliyiz ki, futbol çok daha iyi yerlere gelmeli..
Son yıllarda Türkiye’de profesyonel futbolcu kimliği gittikçe yok olmaya doğru gidiyor..
Yöneticiler ya da TFF bu konuyla ilgili bazı adımlar atmalı..
Futbolcular sahada aldığı paranın hakkını vermeli, bunun ötesine geçmemeli diye düşünüyorum..
Herkes işini yaparsa, arzu ettiğimiz seviyeye geliriz..