Süper Lig’in 2. haftasının değerlendirmesini yapmadan, sporun birleştirici ve etkili gücünden bahsetmek istiyorum.
Malumunuz, geçtiğimiz hafta Kırıkkale’de yaşanan bir olay Türkiye’nin gündemine bomba gibi düştü.
Televizyon kanallarında, gazetelerde bol bol yazıldı, çizildi.
Cani koca olay günü yakalanırken, olayın yaşandığı sırada Emine Bulut’un, “Ölmek istemiyorum”, olaya şahit olan 10 yaşındaki kızının “Anne ölmeni istemiyorum” sözleri hala kulaklarımızda çınlıyor.
Bütün bu olayların gölgesinde Süper Lig’in 2. haftası başladı.
Doğal olarak Süper Lig takımları ve taraftarları fırsat buldukça tepkilerini dile getirdi.
Kimi takımlar sahaya geç çıktı, kimisi de saygı duruşunda bulundu. Taraftarlar ise çoğu statta belirli dakikalarda sesizliğe bürünerek, haklı tepkilerini ortaya koydu.
Ama en güzel tepkiyi bu güzel şehir verdi.
Maç öncesi Başkan Ali Şafak Öztürk’ün önerisiyle Antalyaspor yönetimi, Denizlispor maçının bütün bilet gelirlerini Emine Bulut’un kızının geleceği için bağışlanacağını belirtti.
Ve Türkiye’nin her yerinden destek geldi.
İşte futbol böyle bir şeydir.
Spor haksızlıkların, yanlışların karşısında durdukça hayatta da kesinlikle bir karşılığı oluyor
Bu tarz eylemler ya da kampanyalar bütün renkleri bir araya getiriyor.
Spor bu yüzden çok önemli.
Ve sporun heyecanını bitirmeye çalışanların karşısında her zaman dik bir şekilde durup, elimden geleni yapacağım.
Şimdi gelelim heyecanı bitirmek isteyen bazı cenahlara.
Arkadaş daha sezon öncesi Bein Sports medya, Türkiye’den çekilmek istediğini belirtti.
Gerekçe olarak ise, taraftarların büyük bir çoğunluğunun aboneliklerinin iptal etmesini öne sürdü.
Yani para akışının durduğunu belirttiler.
Yalan değil, bir futbolsever olarak bedava dahi olsa evime abonelik almam.
Çünkü birileri inatla futbolu ranta çevirmek için çaba sarf ediyor.
Her hafta bu kadarı da olmaz dediğimiz hakem hatalarıyla karşılaşıyoruz.
Mesela Galatasaray-Konyaspor maçında, Konya’nın bariz penaltısı verilmedi.
VAR sistemi olmasına rağmen bu tarz hatalar yapıldıkça, taraftarlar heyecanını kaybediyor.
Farklı takımların taraftarlarıyla konuştuğumda hep şu yorumu alıyorum: “Lig başlamadan şampiyon ve küme düşecek takımlar masa başında belirleniyor.”
Bu düşünce hakim oldukça, futbol maçlarındaki heyecanı giderek kaybediyoruz.
Sayın yetkililer lobicilik faaliyetlerini bırakıp, Türk futbolu için gereken önlemleri almalı.
Transferlerde geç kalındı
Gelelim şehrimizin takımı olan Antalyaspor’a
Uzun bir aradan sonra statta maçı takip etmeyi özlemişim.
Genç golcü Mukairu’nun pozisyonlarında hop oturup, hop kalktım.
Genel olarak Antalyaspor iyi oynadığı maçta, istediğini alamadı.
Belki de transferlerde geç kalındı.
Takım tam oturmamış olmasına rağmen iyi bir görüntü verdi.
Sezon öncesi Doukara’nın takımdan gideceği zaten konuşuluyordu.
Yönetimin buna tedbir almaması, bu mağlubiyette etkin rol oynadı.
Yeni transfer edilen Dala ile Leschuk’un nasıl bir performans göstereceğini ön görmek çok zor.
Ama madem forvete ihtiyaç var, ligi bilen bir santrafor alınabilirdi.
Adebayor, dün Kayserispor ile anlaşmaya vardı.
Antalyaspor elini çabuk tutsaydı, Adebayor tabiri caizse Antalya’da ‘leblebi’ gibi gol atardı.
Umarım yeni transferler iyi iş çıkarır.