Kuşkusuz 30 Ağustos, çok büyük bir zaferin yıldönümüdür. Bu yazı ise hemen her Zafer Bayramı’nda kaleme aldığım ve neredeyse 10-15 yıl öncesinde yazmaya başladığım yazının güncellendiği, bir bakıma 101. Yıldönümü sürümünü ifade ediyor.
Bayramlar mutluluk ve sevinç, sevgi ve duygu yoğunluğunun arttığı ve birlik olmanın, birlikte olmanın ortak hazzının paylaşıldığı olağandışı günlerdir. Ne kadar şanslıyız ki millet olarak kutlanmaya değer önemli içeriği ve derinliği olan çok anlamlı milli ve dini bayramlarımız var.
Birlik olmanın kazanımlarının ve birlikte başarmanın sembolü olan ve her 30 Ağustos’ta Zafer Bayramını her yıl farklı hassasiyetlerle kutluyoruz. Bu yıl, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız ve insanlarımızın kaybıyla iç dünyamızda büyük yıkımlara yol açan depremin acısıyla 30 Ağustos’a ulaştık.
2023 yılındayız, büyük zaferin ardından kurulan Cumhuriyetimizin 100. Yılı ve bu yıldönümünü, ülkemizi muasır medeniyetlerin üstünde konumlandırmak ve bu şekilde kazanımlarımızı taçlandırmak üzere “Türkiye Yüzyılı” olarak isimlendirdik ve güçlü anlamlar yükleyerek kutluyoruz. 30 Ağustos 2023 tarihinde, 30 Ağustos 1922’’ün değerinin farkında olarak büyük zaferi yüz birinci kez birlik ve beraberlik içinde kutluyoruz. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
30 Ağustos’un mesajı: Tek yürek olmak!
Kurtuluş Savaşı'nın sonucunu belirleyen büyük taarruzun son günündeki Başkumandanlık Meydan Savaşı; bir olmanın, birlik olmanın, geleceğine sahip çıkmanın, işgalcileri uzaklaştırmak iradesinin bir tezahürüdür ve tek yürek olarak bir milletin ortak inancının sonucudur. İşte kazanılan “Büyük Zafer” bunun en önemli kanıtıdır. Cumhuriyetimizin kurucusu Başkomutan Gazi Mustafa Kemal’in önderliği, üstün komuta becerisi ve Türk Milletinin yüksek inanç gücüyle tek yürek halinde kazanılan büyük zafer, bundan böyle de hep güçlü anlamlarla yüklü olarak kutlanacaktır. Esasen 30 Ağustos’un verdiği mesaj; "Ülkeyi korumak ve ilelebet yaşatmak yönünde Milletin aldığı inisiyatifin önünde duracak hiç bir gücün olmadığıdır."
Bir olmak kazandırır!
Bir olmak, tüm toplumun tek bir yürek gibi tepki vermesi ve aynı gaye etrafında buluşması dün olduğu gibi bugün de büyük ve değerli bir gücü ifade ediyor. O halde "Bir olmak düşüncesinin tüm toplum tarafından benimsenmesi" her alana yönelik olarak sorun çözme ve yenilik getirmede bir anahtar olarak kullanılması olmazsa olmazdır. Bunu sağlayacak olanlar ise genel olarak bakıldığında toplumu oluşturan tüm bireyler, tüm kurumlardır. Tabii daha somut ifade etmek gerekirse millet adına yürütme erkine sahip olanlar, yani hükümet ve tabi ki muhalefet, sivil toplum kuruluşları ve ülkenin tüm kurumları; toplumun huzur ve refahını yükseltmekle görevlidir.
Sonuç olarak; herkes aynı içtenlikle, sorumlulukla ve uyumla kendini ortak hedeflere odaklayıp çözümün bir parçası olduğunda, karşılaşılan sorunların hepsi bertaraf edilecektir ya da kendiliğinden çözülecektir. Özellikle bugün 101’inci yılını kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda bir kez daha görülüyor ki, Türkiye ortak paydada buluşma isteğinde olan samimi insanların yurdudur ve vatansever cesur yürekler, kırılmaz ve parçalanmaz bir demir yürek gibi atmaktadır. Biliyoruz ki binlerce yıl öncesinden başlayan kadim yürüyüş, büyük zaferin verdiği özgüven ve cumhuriyetin faziletiyle bugüne ışık tutmakta ve bizi güçlü kılmaktadır. Evet! uzun ince ve onurlu bir yolun başındayız ve yürüyüşümüze devam ediyoruz. Bu yolculuğa katkı vererek, birlik ve beraberlik içinde devam ettiğimiz sürece, yol ince ve uzun olsa da keyifli ve onurlu olacak…