Kentlerimizde benzer kentsel planlama stratejisi ya da stratejisizliği olması nedeniyle yazının bu bölümü önemli bir özelliği de üzerinde taşıyor. Bu özellik kısaca; hangi yerleşim yeri için yeşili dondurmak konusu ele alınmak isteniyorsa; Antalya yerine o kentin adı yazıldığında konu, o kent için de öne sürülen görüşler geçerli oluyor.
Buna göre konuyu Antalya örneğiyle şekillendirdiğimizde kent içinde hala yeşili korumak ve geliştirmek yönünde Antalya’nın hala şansının devam ettiği görülmektedir ki; bu mutluluk vericidir. Ancak bu şansın ne kadar daha sürdürülebileceği konusunda ise belirsizlik, hatta yeşilin kaybedilmesi yönünde çeşitli rizikolar olduğu görülmektedir.
Bu gidiş ise doğal olarak; tüm Antalyalıları ve doğayla barışık, doğal kaynakların korunması ve gelecek kuşakların refahı üzerine kaygı duyan ve bu değerler üzerine titreyen tüm vatanseverleri kaygılandırmaktadır, dahası kaygılandırmalıdır…
Zaman zaman Antalya’yı keşfetmet için yaptığımız gezileri ve çektiğimiz fotoğrafları düşünerek bunları gözden geçirdiğimizde ve “google map“ ten Antalya’ya yukarıdan baktığımızda Antalya’nın korunması gerekli yeşil alanlarını veya ormanlık alanlarını daha da açık görmek mümkün oluyor. Buna göre;
1- Antalya kent merkez bölgelerinde hala küçümsenemeyecek genişlikte yeşil alanlar, ağaçlarla kaplı vardı, bu çok önemliydi. Sevindim.
2- Bu alanların önemli bölümü bakımsızdı ve bakımsız olarak hayatiyetlerini devam ettirseler de “betonun yeşili yutma olasılığı vardı”.… Kaygılandım.
3- Yine bu alanlar kentleşmenin baskısı, betonun tehditi altında stres içindeydi ve betonun toprak yutmak için sabırsızlandığı, anlaşılıyordu. Ürperdim.
4- Ve bu alanların Antalya Kentinin en önemli zenginliği olduğunu düşünen ve ilgilenmesini beklediğimiz ve çok önemsediğimiz sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler ise; ne yazık ki “yeşili dondurmak yönünde inisiyatif almak için” ortada yoktular… Üzüldüm, ümitsizliğe kapıldım.
Ve aslında ümitsizliklerin yeniden umuda dönüşmesi için bu yazıyı kaleme almaya karar vermiştim ve bu şekilde “ANTALYA’DA YEŞİLİ DONDURALIM!”, yani “YEŞİLİ YERİNDE KORUYALIM” mesajımızı, bir kez de bu şekilde kamuoyuyla paylaşmak istedim.
Dolayısıyla bu yazı; bir bakıma toplumsal görev olarak kabul ettiğimiz ve sorumluluk duyduğumuz bu konudaki önerilerimizi yine toplumla paylaşmak kaygısının sonucu olarak ortaya çıktı.