Birleşmiş Milletler İkinci Dünya Savaşı sona erdikten sonra barışa susamış toplumların umudu olarak 1945 yılında kurulmuştur.
Halen 193 ülkenin ortaklığında küresel ölçekte üyesi olduğu Birleşmiş Milletler uluslararası barış ve güvenliği korumak, uluslar arası dostluk ilişkilerini geliştirmek ve evrensel barışı güçlendirmek, sosyo-ekonomik ve kültürel sorunların çözümü için uluslararası işbirliğini sağlamak üzere ülkelerin ortak amaçlarda buluşması için uyum içinde hareket etmesini sağlamak amacıyla kurulmuş küresel bir organizasyondur.
Kuruluştan bugüne geçen 75 yılın son 20 yılında Birleşmiş Milletler(United Nations) Örgütü, 2000 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı(UNDP) kapsamında 8 madde halinde Milenyum Kalkınma Hedeflerini oluşturmuş ve bunları ilan edilmiştir. Söz konusu Binyıl Kalkınma hedefleri 2015 yılında Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri(SDG) olarak isimlendirilmiş ve 17’ye çıkarılmıştır.
2015 yılında yapılan zirvede açıklanan hedefler Birleşmiş Milletler üyesi tüm ülkelerde yoksulluğu sona erdirmek, gezegeni korumak ve 2030 yılına kadar tüm insanların barış ve refahtan yararlanmasını sağlamak için evrensel bir eylem çağrısı niteliğindedir. Ancak söz konusu küresel hedeflerin gerçekleştirilmesi sahip olunan deneyim ve uzmanlıklara rağmen çok kolay görünmemektedir. Esasen bu durum BM tarafından da dile getirilmektedir ve 2030 yılına kadar BM’in tek başına söz konusu iddialı hedeflere ulaşmasının mümkün olamayacağı yine BM’in açıklamalarında yer almaktadır. Bununla birlikte söze konu hedeflere ulaşmak için mutlaka küresel işbirliğine ve herkesin katkısına ihtiyaç duyulacağı, sahip olunan bilgi birikiminin, teknolojinin ve finansal kaynakların ise hedeflere ulaşmak için son derece önemli olduğuna dikkat çekilmektedir.
Son 75 yılda yaşanan ve yaşanmakta olan küresel sorunlar ve ülkeler arasındaki çatışmalar ve kaos, iktisadi alanda eşitlenemeyen rekabet, yoksulluk ve yoksunluk, kaynak bölüşüm ve dağılımdaki adaletsizlikler bir bakıma insanlığın ortak umudu olarak kurulmuş bulunan BM’in, uluslararası ölçekte barış ve güvenliği sağlamak, uluslar arası dostluk ilişkilerini geliştirmek ve evrensel barışı güçlendirmek yönünde beklenen ve arzu edilen düzeyde başarılı olamadığını göstermektedir. Bu çerçevede insanlık ve gezegenin geleceği adına bir talep olarak Birleşmiş Milletler 75. yılında kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek yönünde yeni bir vizyonla kendini yenilemeli ve küresel barış, uzlaşı ve uyumu sağlayacak çözüm yolları üretmeli ve bunları hayata geçirerek insanlığın ortak geleceğini inşa etmek yönünde kararlılıkla ilerlemelidir.