AB Yeşil Mutabakatı 2050 yılında sıfır karbonu hedeflemektedir. Bu amaçla AB bir yandan ticarette yeni standartlar belirlemiş diğer taraftan yenilenebilir enerji kaynakları üzerinde çok önemli tedbirler geliştirmişti. Ancak önce Kovid-19 ve sonra Şubat 2022’de ortaya çıkan Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği küresel gıda ticaretinin sekteye uğramasına, dolayısıyla hedeflerin güncellemesine yol açmıştır.
Bugün görülüyor ki, söz konusu tehditlerin neden olduğu sorunları mevcut ve yaygın tarımsal üretim sistemleriyle aşmak mümkün değil. Bu nedenledir ki; burada alışılagelmiş yaklaşımlar dışında yeni yaklaşımların ortaya konulmasına yönelik çalışmak bir bakıma zorunluluk olarak ortaya çıkıyor.
Uzun dönemde küresel iklim değişikliğinin hemen her alanda beklenen olumsuz etkileri nedeniyle kayda değer çalışmaların yapılmasına ve önlemler geliştirilmesine yol açmıştır. İklim değişikliği yanında ortaya çıkan diğer tehditler de dikkate alındığında yeni bakışlar ve yaklaşımlar geliştirmeyi gerekli kılıyor.
Bu kapsamda özellikle insanlar için besin kaynağı olan tarım ve gıda sektörü büyük önem taşıyor. Buna göre örneğin tarımsal üretim alanları ve üretim sistemleri, tarım üreticileri, sektör ve dolayısıyla bilimsel araştırmalar, tarımsal politikalar, yayım sistem ve danışmanlık hizmetleri üzerinde önemle süreci iyi yönetecek iş modellerine ihtiyaç bulunuyor.
Burada sürdürülebilirlik konusuna bir kavram ve üretim yaklaşımı olarak; yerkürenin ve ekosistemin geleceği için kurtarıcı bir yaklaşım olarak sarılmak gerekiyor ( https://www.intechopen.com/online-first/84351 ). Bunu yapmak içinse kır ve kentsel alana yönelik politika ve uygulamaları yeniden değerlendirmek; küresel açlık, yoksulluk, yoksunluk, refah düzeyi ve refahın adil dağılımı konuları üzerinde durmak gerekiyor.