Hemen hemen tüm ülkeler refah düzeylerini artırmak ve insanlarının yaşam standartlarını yükseltmek üzere gayret içindedirler. Refahın artırılmasına yönelik tüm gayretler ise planlı çalışmalara dayandırılarak daha kısa sürede mesafe almayı hedefler. Bu değişim talebi; ülkenin bilim ve teknoloji üretme kapasitesi ile birlikte ülkeyi oluşturan ve doğru eğitimle buluşturulmuş insan kaynağının çabasıyla şekillenir. Dolayısıyla kalkınma ya da gelişme için değişim hem birey ve hem de ulusal ölçekte hep talep edilir.
Esasen bugün değişimin pek çok unsuru olsa da gelişmenin temel dinamiklerinden biri teknolojidir. Özellikle küresel rekabette öne çıkmak ve toplum refahı için teknoloji üretebilir olmak, son derece önemlidir. Bu nedenledir ki,teknolojiyi üretmek kadar teknolojiyi amaca uygun kullanmak ve sürekli yenilemek günümüzde en önemli uğraş alanları içindedir. Teknoloji en kısa ifadesiyle bilimsel bilginin hayata aktarılması olup, bir bakıma bilimsel bilginin hayatın akışına müdahale etmektir. Söz konusu müdahale bir bakıma insanın fiziksel ve zihinsel kabiliyeti ölçüsünde var olan ihtiyaçları karşılamaya yönelik çözüm yolları aramasıyla, yenilikler ve icatlar yapmasıyla ilişkilidir.
Teknoloji üretme kapasitesiyle ilişkili olarak teknoloji transferi konusu da yine önemli çalışma alanları içerisinde olup üzerinde önemle durmak gerekmektedir. Teknoloji transferi, hükümetler, özel sektör kuruluşları, finans kuruluşları, sivil toplum kuruluşları (STK) ve araştırma ile eğitim kurumları gibi farklı paydaşlar arasında bilgi, deneyim ve ekipman akışını kapsayan geniş bir süreçler dizisini (IPCC 2000) ifade etmektedir.
Burada üretilen teknolojik yeniliklerin, üçüncü kişilerin kullanımına sunularak ticarileştirilmesine yönelik olarak patent, tasarım, faydalı model gibi uygulamalar en genel ifadeyle kanunlar tarafından özel olarak veya genel hukuk normlarıyla korunmaktadır. Bu kapsamda; teknoloji transferinde teknolojinin sahibi ya da üreticisi olmak bir bakıma kalkınmak/gelişmek ve refah düzeyini yükseltmek bakımından önemli avantajlar sağlamaktadır. Sonuç itibariyle ülkeler arasında, teknoloji üretmek yönündeki rekabet aynı zamanda teknoloji transferi alanında da bir üstünlük ve refah düzeyini yükseltme aracı olarak kullanılmaya devam etmektedir.
Bir örnek olarak tarım sektörü ele alındığında; tarımda neden teknoloji üretmek, neden mevcut teknolojiyi transfer etmek ve etkin olarak kullanmak gerekiyor? Bu sorularına cevap aramak bile aslında söz konusu sürecin anlaşılır ve daha anlamlı hale gelmesine hizmet edecektir. Buna göre tarımda teknoloji üretmek, teknolojiyi doğru yöntemlerle transfer etmek ve söz konusu teknolojileri etkin olarak kullanmak için ilk akla gelen gerekçeler şu şekilde olabilir:
- Nüfus artışı ve artan gıda ihtiyacı (kendine yeterlilik)
- Dünyada açlık, kıtlık ve yetersiz beslenmenin varlığı
- Gıda güvenliği ve güvencesinin stratejik öneme sahip olması
- İklim değişikliği ve tarımsal üretim üzerine etkilerinin somut olması
- Doğal kaynakların doğru kullanımına yönelik yaşanan sorunlar
- Tarımsal üretimin olumsuz çevresel etkilerinin olması
- Tüketim alışkanlıklarının değişiyor olması
- Maliyetlerde düşüş, verimlilik ve kalitede sürekli artış beklentisi
- Küresel piyasalarda rekabet avantajına sahip olma talepleri
- Kentleşmenin cazibesi ve tarımda azalan işgücü
- Tarımda teknoloji kullanım etkinliği ve yaygınlığı.