Artan dünya nüfusu yanında tarım topraklarının tehdit altında olması ve iklim değişikliği gibi küresel sorunlar birlikte ele alındığında önümüzdeki dönemde gıda güvencesi (food security) ve gıda güvenliği (food safety) konularının dünya gündeminde ilk sıralarda yer alacağı kesin görünüyor. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda ve Tarım Örgütü tarafından tahminlere göre 2050 yılında artan dünya nüfusunu beslemek için mevcut gıda üretim miktarının %70 artırılması gerekmektedir (FAO, 2016). Bu nedenle stratejik bir sektör olarak tarımda verimliliği ve kaliteyi artırmak yönündeki çalışmaların uygulamaya aktarılması gelecekte daha büyük öneme sahip olacaktır. Bununla birlikte kaynakların sürdürülebilir kullanımını sağlamak ve maliyet düşürücü teknolojilerin geliştirilmesine yönelik olarak tarımda dijital teknoloji (akıllı tarım) uygulamaları etkinlik sağlayacak teknolojilere yönelmeyi gerektirecektir. Özellikle gelişmekte olan dünyadaki yoksulların çoğunluğunun kırsal alanlarda yaşamakta olması, tarım sektöründe kaynak kullanım etkinliğini artırıcı çalışmaları dolayısıyla teknoloji kullanımını öne çıkarmaktadır(Özçatalbaş, 2017). Bu amaçla araştırma-geliştirme ve yayım eşgüdümünü sağlayacak kapsayıcı politikalara ihtiyaç bulunmaktadır. Çünkü araştırma ve yayım politikaları tüm sektörlerde olduğu gibi, tarımsal ve kırsal kalkınmada hayati role sahiptir.
Sağlıklı gıda temel konudur!
Tüm gelişmiş dünyada olduğu gibi ülkemizde de gıda maddeleri ve sağlıklı gıda tüketimi alanında tüketici bilincinin toplumda gelişmeye başladığı izlenmektedir. Özellikle Tarım ve Orman Bakanlığı’nın görev alanında yer alan gıda güvenilirliğinin sağlanması konusunda yaptığı etkili çalışmalarla birlikte tüketicilerin özellikle son yıllarda bilinçli bir tüketici grubunun oluşmasına yol açtığı söylenebilir. Tüketici artık sadece gıdanın yaşamsal rolü ve işlevi yanında doğaya zarar vermeden üretilen ürünleri daha çok talep etmeye başlamıştır.
Pekala söz konusu güvenceyi sağlayan ve sağlıklı ürün ile gıda standartlarını garanti eden bir kurumsal yapı söz konusu mudur? Bu soruya “evet” demek gerekiyor ve tarımsal ürün ve gıda üretiminde bazı ulusal ve uluslararası düzeyde geçerli belgelendirme sistemleri bulunuyor.
Özellikle 2000’li yılların başında yaş meyve ve sebze ihracatında ortaya çıkan “kalıntı” sorunu konunun toplum ve diğer paydaşlar nezdinde kavranmasına ve iyi tarım uygulamaları(İTU) konusunun gündeme yerleşmesine yol açmıştır. İyi tarım uygulamaları esasen sağlıklı ürün üretmeyi odağa alırken aynı zamanda çevreye zarar vermeyen sürdürülebilir tarım yapmayı hedefleyen ve üretimdeki aşamaların izlenebilirliği esasına dayanan kontrollü bir üretim şeklini ifade etmektedir.
Tarımsal üretim sırasında uyulması gereken kuralları ve asgari standartları belirleyen bir protokol olarak EUREPGAP 1997 yılında Avrupa Perakendeciler Tarım Ürünleri Çalışma Grubu tarafından geliştirilmiş ve başlangıçta Avrupa için geçerli kriterleri içermiştir. Daha sonra 2007 yılında ise İyi Tarım Uygulamaları küresel ölçekte kabul görmeye başlamış ve GLOBALGAP olarak isimlendirilerek uluslararası geçerliliği olan bir sertifikasyon kuruluşu haline dönüşmüştür. Dolayısıyla GLOBALG.AP; tarımsal üretimin tüm aşamalarını tanımlayan ortak bir standart haline gelmiştir. Dünya genelinde 2019 yıllı verilerine göre 124 ülkede 170 bin’den fazla sertifikalı üretici GLOBALGAP kapsamında üretim faaliyetini gerçekleştirmektedir (GLOBALGAP, 2019). İspanya ilk sırada yer almaktadır ve bölgelere göre Globalgap sertifikasıyla üretim yapılan alan yoğunluğu bakımından Türkiye’nin de yer aldığı Avrupa toplam sertifikalı üretim yapan üreticilerin yaklaşık yarısına sahiptir ve ilk sıradadır.
Sonuç olarak uluslararası düzeyde insan ve çevre sağlığını esas alan sağlıklı tarım ve gıda ürünleri üretiminde önemli standartlar bulunmaktadır. Bu standartlar arasında yukarıda belirtilen GLOBALGAP öne çıkmakla birlikte, gıda ürünleri için Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları(HACCP), Tarımda Zararlılarla Entegre Mücadele(IPM:Integrated Pest Management) ve Entegre Ürün Yetiştiriciliği(ICM:Integrated Crop Management) gibi standartlarla kapsam genişlemektedir.
Tabi ki toplum sağlığını korumak üzere oluşturulmuş olan söz konusu standartların uygulamada etkinliğinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması büyük önem taşımaktadır. Özellikle üreticilerin doğru tarım teknikleriyle topluma sağlıklı ürün sunmaya yönelik sorumluluklarının ve kabiliyetinin geliştirilmesi üzerinde önemle durmak gerekmektedir. Bu çerçevede son olarak tüketicilerin bilinç düzeyinin artmasına yönelik etkinlikler üzerinde durmak ve tarım ürünleri ve gıda üretiminde asgari yeterliliği sağlayan standartların öğrenilmesini sağlayacak çalışmalar yürütmek olmazsa olmaz bir gereklilik olarak orataya çıkmaktadır.