Tarımsal üretim ve gıda sanayi, insanlık için hayati önem taşıyan işlevleriyle her zaman ekonominin vazgeçilmez bir sektörü durumundadır. Artan nüfus karşısında sınırlı kaynaklar, iklim değişikliği ve hatta Kovid-19 salgını gibi faktörler, küresel ölçekte tarım endüstrisi için stratejik önemi, dolayısıyla kalkınmanın ve kırsal yaşamın sürdürülebilirliğini en üst düzeye çıkarmıştır.
Tüm bu zorlukların küresel ölçekte insan yaşamını ve yerküreyi tehdit etmesi, iklim değişikliği ve küresel ısınma tehditleri tarım sektörünü yaşam ve üretim sektörlerinin merkezi haline getirmiştir. Burada 18 yüzyıldan beri bir gerçeklik olarak gündemde yer alan sürdürülebilirlik; dünyanın, insanlığın ve ekosistemin geleceğine yönelik önemli bir yaklaşımı temsil etmesi nedeniyle akademik literatürde ve sosyoekonomik hayatta kullanım sıklığı sürekli artan ve önemli gündem maddelerinden biri olmaya devam etmektedir. Hemen hemen her alanda kendine özgü metodolojisi ile sürdürülebilirlik, dünya için başvurulan bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir.
Sürdürülebilirlik İçin Uygun Teknoloji Üretim ve Kullanımı
Sürdürülebilirlik için uygun teknoloji üretimi ve kullanımı önemli bir içeriğe karşılık gelmektedir. Öyle ki dünya genelinde elde edilen deneyimler, yeni teknolojilerin sosyal ve ekonomik kalkınmanın itici gücü olduğunu göstermektedir. Genel olarak, ülkeler teknolojiyi kendi yerel imkanlarıyla veya uluslararası bilimsel araştırmaların etkisiyle kullanmak ve söz konusu teknolojileri kullanmak için rekabet içindedirler. Doğal olarak ülkelerin teknoloji üretebilmeleri ve üretilen yeniliklerin ilgili kesimler tarafından benimsenmesinin sağlanması, söz konu teknolojilerin olumlu etkilerinden daha hızlı yararlanmaya yol açmaktadır. Hemen hemen dünya genelindeki her ülke ihtiyaç duydukları teknolojileri geliştirme, dışarıdan aktarma ve destekleme kapasitesine sahip değildir.
Bu nedenledir ki; teknoloji üretemeyen veya transfer edemeyen ve başkalarıyla rekabet etme imkânı olmayan ülkelerin iklim değişikliği için üretilen teknolojileri insanlık için, bir anlamda “insanlığın ortak malı” olarak kabul ederek sunması uygun olacaktır ( https://www.intechopen.com/online-first/84351 ). Bu olgunun yeni bir yaklaşım olarak tanımlanmasının gerekli olduğunu belirtmek gerekir. Böyle bir yaklaşımın kabul görmesi BM'nin belirlediği 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefine hizmet edeceği bir gerçektir. Bu nedenle, dünya için küresel bir tehdit olan iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için, mevcut ve geliştirilecek yeni teknolojilerin ülkeler arasında hangi düzeyde olursa olsun değişimini sağlayacak yeni bir mekanizma geliştirilmesinin çok mesi önemli olacağı açıktır.
Orhan hocamızın emeğine sağlık iklim değişikliği konusunun önemini de acık bir şekilde dile getirmiş değerli, bilgilendirici çalışmalarının devamını diliyorum