Vatandaş kendilerini yönetmeleri için seçip başa getirdiği belediye başkanlarını hep merak etmiştir, ‘Bu da mı seçildikten sonra makam-ev-ev makam yapıp duracak acaba’ diye.
Zira o vatandaş ister ki başkan ara sıra da olsa kendi aralarında yürüsün, gelip milletle çay-kahve içip dert dinleyip derman olmaya çalışsın’ ama nerdeee?.
Emin olun her şey seçilinceye kadar. 5 yıl sonrasına Allah kerim!.
Biraz iş yapsalar belki de 5 yıl sonra çıktıkları makamlarından Antalya’yı tanıyamayacaklar, ‘Ben nereye geldim diye kendi kendilerine soracaklardır da, değişimin olmayacağından kendileri hayli emin.
Çıkın bir sokağa Allah aşkına. Zabıta Müdürünüz sizin gibi makamında klima keyfi mi yapıyor yoksa sahada mı bir bakın.
Yüzlerce zabıtanız her gün mesailerine gelip gitmek için Antalya yollarını aşındırıyor. Saha onlarla boş mu dolu mu çıplak gözünüzle görün.
Kulakları çınlasın Hasan Subaşı Bahçelievler’den makam aracına biner, belediye iş hanının önünde iner, dönerciler çarşısı esnaflarında her gün sırayla çay içer sohbetler ederdi. Sonra da sağ eli hep havada milleti selamlaya selamlaya Karaoğlan Parkı içerisindeki makama girinceye kadar o eli hep havada dururdu.
Bekir Kumbul da milletle barışıktı.
Menderes Türel, Subaşı’nın başlattığı geleneği sürdüren kişi olarak bilindi ondan sonrakiler koltuk aşklarıyla hep hasret giderdiler.
Ama biri var ki hakkını yemeyelim, Rahmetli Balıkçı Tayfun’un Büyük Limandaki eski balıkçı lokantasına her gün uğramayı halkın arasında olmak olarak kabul ediyor gibiydi.
Kim mi?
Mustafa hocamız Mustafa.
Antalya cadde ve sokak hatta ara mahallelerinde ne olup bittiğinden sizce hangi belediye başkanı haberdardır?
Sesleri duyar gibiyim de.,
Meslektaşım Engin Korkmaz isyanını sosyal medyadan paylaşmış. Demiş ki: ‘Kentin her yeri Karaalioğlu Parkı gibi.
Havalar biraz ısındı ya Kalekapısı esnafı harekete geçti.
Hale bakın! Devasa şemsiye ve sandalyelerle bisiklet yolunu kapatmakla kalmayan dönerciler neredeyse Saat Kulesi'ne kadar işgal edecekler. O arabanın orada ne işi var diye sormayacağım bile. Fotoğrafta beni rahatsız etmeyen tek şey balon ve anahtarlık satarak geçimini sağlayan engelli kardeşimiz...
Ayrıca. Yarım yamalak İngilizce ile müşteri bulmaya çalışan bu dönerciler sivil toplum örgütlerine düşmandır. Ne zaman eylem yapılacak olsa şikayet ederler, of'layıp puf'larlar. Sanki orası babalarının malı.’
Milyon kez haklı.
Ben de çıktım şöyle bir Kapalı yol-100. Yıl ve Şarampol turu attım. Yollara ve kaldırımlara konan 10 esnafın masasında durup soluklanmaya kalksam gitti bizim emekli maaşı da bunu belediye başkanı yapsa üzerine para pardon takdir bile verirler de kim yapacak ki?
Kapalı yol resmen işportacıların meskeni. Eline peçete alıp, ‘Alır mısın abi açım’ diyenden tutun da, neler yok ki?
Şarampol resmen İstanbul’un istiklal caddesi ama bir farkla.
İstiklal Caddesine öyle kafan esti diye masa sandalye atamazsın ama şarampol öyle mi? Boş yer bulabilene helal olsun.
İstanbul’un zabıtası için ayrı, Antalya’nın zabıtası için ayrı mı benim ülkemdeki hukuk?
Güllük Caddesini de anlatayım mı?
Amaan.,
Kime anlatacağız ki?
Vatandaşa desek vatandaş o rezillikleri her gün görüp zaten yaşayanın ta kendisi.
Zabıtaya mı?
Ne demiş atasözümüz?
İmam öksürürse, cemaat hapşırır!..