Okullar açıldı zaten sıkıntılı olan Antalya trafiği ne yazık ki daha da sıkıntılı hal almaya yüz tuttu. Hatta sabah aynı saatlerde özel aracıyla yola çıkmak isteyenler bence durumlarını bir kez daha gözden geçirmek zorundalar.
Dikkat edilirse, “Mesaisine gidecek olan” veya “İşe gitmek zorunda kalan” değil. Zaten ikisinin yolu aynı yere çıkacak da.,
“Özel araçlarını kullanmak isteyenler” diye özellikle vurgulayacağım.
Mesaisine gidecek olanlar neden illaki özel araçlarını tercih ederler oldum olası çözemedim ben.
Toplu taşıma ya da raylı sistemi kullansanız havanız mı batacak?
Antalya gibi yolları kısıtlı ama trafikte aracı tam aksi fazlanın da fazlası bir kentte şehir içi ulaşımına ne yazık ki hiç kimse çözüm yaklaşımını yapmıyor.
Bir de tabi ki yapamamak da var.
Neden yapılmıyor?
Antalya adına o kadar zor bir soru ki, var mı bir tane yürekli ve bilgili cevap verebilecek yiğit?
Özellikle vurgulayarak yazıyorum.
Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek 2019 yılında Antalya’yı nasıl ve ne durumda aldıysa yıl 2024 ve aylardan Eylül bu kent aynı şekilde duruyor.
Ama şu da bir gerçek ki, Böcek 6’ncı eğitim ve öğretim dönemi için önceki gün 6’ncı kez “Hayırlı olsun” mesajını attı.
Ama Antalya’ya bu 6 yıllık süreçte 6 metrelik yeni bir yol açıp, asfaltlayıp “Yolunuzu güle güle kullanın” diyemedi.
Yol yapmak da, kutlamada bulunmak da hakikaten yetenek meselesi.
Peki trafiği düzene sokmakta mı aynı mesele?
Yok mu bu işin uzmanları?
En azından ülkenin bolcana trafik polisleri var değil mi?
Adı üstünde trafiğin polisleri.
Ama ben son yıllarda sabah saatlerinde Antalya caddelerinde o polislerden pek göremiyorum.
Yoksa benim gözler mi bozuldu onlar mı bana görünmez oluyorlar yeminle çözemedim arkadaş.
“Sinyalizasyon ışıkları var. Trafik polislerine ne gereği var” denecektir.
Eskiden o ışıklar yok muydu?
Ama her kavşakta trafik polisler vardı.
Misal.
Eskiden Fahrettin Çakar diye bir Trafik Şube Müdürü vardı. Abartmıyorum kendi personellerini anladık da, Antalya’da sokağa çıkacak sürücüler ne bileyim dolmuş ya da taksiciler “Aman Fahrettin Müdür bir hatamızı yakalamasın” diye dua ederlerdi.
“Eskiden Antalya nüfusu 500 bindi şimdi 3 milyon” denecektir.
Denmesin arkadaş.
Eskiden 500 bin nüfusuna göre trafik polis sayısı vardı şimdi de 3 milyona göre sayı var.
Hatayı affetmeyen trafik polislerine bu kent oldum olası hazırdır hazır olmasına da şimdiki gibi ellerinde ceza yazma makbuzlarıyla dolaşanlardan çok kavşaklarda sıkışan trafiği açmak için canla başla çaba sarf edenleri görüyorduk.
Ha pardon. Şimdi bagajlarında otomatik ceza yazma makinaları var iki tuşla işi hallediveriyorlar. Yani kırtasiye kalktı.
Kendileri tramvay ya da bisiklet yollarını kestirme diye kullanmakta birinci sırada oldukları tartışma götürmeyen özellikle motorlu trafik polisleri, bırakın aynı şeyleri yapan vatandaşlara ceza yazmayı, bisiklet yoluna lastiği değen elektrikli bisikletlileri bile affetmiyorlar.
Nereden mi biliyorum?
50 cc motorumla sahil tarafından bisiklet yoluna basıp da geçip normal yola çıktım 690 TL fazlalığımızın olduğunu söyledi sarı gömlekli trafik polisi kardeşimiz.
Fahrettin müdürün ismini verdim de, yaşıyorsa Allah kendisine uzun ömür versin vefat ettiyse mekanı cennet olsun.
Ertuğrul Alatlı müdürümüz de Antalya’da iz bırakan trafik şube müdürlerimizden birisiydi.
Ben 40 yıldır bu kentte sadece gazetecilik yapıyorum arkadaş.
Antalya’nın sorunlarını gündeme getirmekten, çözüm konusunda yetkilileri göreve davet etmekten hiçbir zaman erinmedim.
Doğrusu neyse onu yaptım.
Bugün okulların da açılmasıyla trafik sıkıntısı iki kat arttı.
Bunu çözmek Belediyecilerin olduğu kadar Antalya’da trafik polisi diye adlandırılan emniyet güçlerinin de asli görevleridir. Lütfen ceza yazmaya ayırdığınız zamanların yarısını da şehir trafiğini düzeltmek için ayırın.