Geçtiğimiz gün Antalyaspor ile ilgili spor yorum programını izledim.
İhsan Coşkun’un konuğu Antalyaspor AŞ Başkanı Sinan Boztepe idi. Uzunca bir süre baya bir merakla bekledim. “Başkan acaba camiaya nasıl bir mesaj verecek” diye.
Boşuna beklemişim.
En azından ben beklediğim sözleri duymadım.
Belki de “İhsan tek başına program yaptığından ve gerekli soruyu sorma fırsatı mı yakalayamadı ki” diye de düşünmedim değil.
Başkan Boztepe’nin o programda bende bıraktığı intiba tahammülsüzlük gibi geldi.
“Eleştirilme tahammülsüzlüğü.”
Özellikle de son 2-2’lik İstanbulspor beraberliği ile ilgili yazılan, söylenen ve yapılan eleştirilerden sonraki durumun getirdiklerini.
Merak ediyorum da Sinan Boztepe bendenizi, yani Vedat Gürhan’ı tanıyor mu bilemiyorum. 40 yıllık meslek hayatımın 27 yılını Antalyaspor’a veren birisi olarak İstanbul maçından sonra bana göre en ağır eleştiriyi yapanlardan biriyim.
Ve 17 küsur sene her pazartesi akşamı E TV ekranlarından özellikle Antalyaspor’u konuşan birisi olarak ben Sinan Boztepe ile ekranlara çıksaydım son 15 günde herkesin yaptığı eleştirileri tek tek not alır Boztepe’ye sormaktan bıkmaz, cevap alma yoluna giderdim.
Ha sormamış mı?
Tabi ki sormuş.
Misal, “Yönetimden gerekli desteği alabiliyor musun?” sorusu.
Öyle bir soruya, “Biliyorsun herkesin belli bir işi var. O işlerine zaman ayırmaları gerekiyor. Ama ben tüm zamanımı Antalyaspor’a ayırıyorum” sözleri asla cevap değildir.
Öncelikle ben yıllarca Antalyaspor’a karşı net olunmasını istedim.
Yani kısa ve öz.
Kem-küm etmeden.
Ya nedense Antalyaspor’da yönetim bazında herkes geçmiş yönetimlere bir şeyler yollamadan duramaz hale gelmiş. Ekranlardan bunu görünce programın nereye gideceğini de bildiğinden içimden izlemek bile gelmedi ama mecbur.
Konu Antalyaspor çünkü.
“Mali açıdan kucağımızda bulduğumuz ödemeler” var diyor Sinan Boztepe.
Olmayacak mıydı?
İhsan Coşkun kardeşim de doğal olarak, “Ne gibi bulma” diye soruyor.
“Eylül ayının yarım, Ağustos ve Ekim ayının bir kısım maaş ödemeleri” cevabı veriyor kendisi.
İhsan, “Haji Wright’ den gelen 10 milyon Euro var” diyor.
Boztepe, “Biz Haji’nin yetiştirme bedelini ödemeseydik” şeklinde sözlere başlıyor.
Ardından, “Antalyaspor’un ne kadar borcu var” sorusu geliyor, Başkan “18 milyon Euro” cevabı verip, başlıyor başka konudan konuşmaya.
İşte tam o anda o programın can simidi ne bileyim Antalyaspor sevdalısı. Antalyaspor formasını terletip, futbolun içerisinden gelmiş, maddi-manevi her şeyini Kırmızı-Beyazlı ekip için harcamış. İhsan’ın bayadır partnerliğini yapan Erdal Atılgan aklıma geldi.
Neden yoktu?
Niçin gelmemişti söz konusu programa ki?
Watsap’tan yazdım sordum. Ben bilgisayarın başına geçip bu köşe yazıma başlayıncaya kadar kendisinden bir cevap alamadım.
Neden lafı eveleyip, geveliyoruz ki arkadaş?
Dün dünde kalmadı mı?
Sen eğer illa ki dünü yaşamak istiyorsan Antalyaspor’da hala kendilerini japon yapıştırıcı gibi kırmızı-beyazlı ekibe yapıştıran Aziz insanlardan başla.
Çünkü giden gitti, geldiğiyle kaldıkları gibi, gittikleriyle de kalıverdi.
Gidenin ardından konuşmak en basiti. Sen kalan sülük emicileri görmemezlikten neden gelirsin?
Bu takımın gidişatı hiç iyi değil İhsan.
Tamam biz geçmişte de yaşadık sıkıntıları da rahmetli baban dahil içerisinden nasıl çıka bilirizin hesapları peşinde koştuk tüm Antalya olarak hep.
Kem-küm etmenin, geçmişe yardırmanın, günü kurtarıp kendinden bahsederek değil.
Bir Eskişehir, Giresun, Balıkesir ne bileyim Diyarbakır örneklerini mi verelim illa ki?