Biraz beyin jimnastiği yapalım mı?
Tabii ki Antalyaspor konusunda.
Kırmızı-beyazlı ekibin hemen hemen her maçını çıplak gözle ya da ekrandan olsun izliyorum. Almamız gereken puanları aldığımızda seviniyor, alamadığımızda kahroluyorum.
Ama şuna emin olun ki bu sezon ne yazık ki Antalyaspor’dan keyif almıyor, gelecek açısından da umut beslemiyorum.
Bir maç hariç.
İç sahada oynanan ve benim de tribünden izlediğim Karagümrük maçı. İlk 20 dakikada 2-0 geriye düşüp maçın devresini 3-2 önde kapayıp, karşılaşmadan 4-2 galip ayrılmıştı.
Onun dışında ben rakibini ısıran, bunaltan ağırlığını hissettirdiği bir maç hatırlamıyorum.
Çok değil 2 gün önceki kupa maçına gidelim. Başlarda saman alevi gibi ataklar yapıp, Japon futbolcunun havaları dövdüğü bir iki şutu dışında Kayseri karşısında hiçbir varlık gösteremeyen ama 90 dakika sahada dolaşıp duran 2-0 yenilerek elenen bir takımdan bahsediyoruz.
Bu takım ne yazık ki tel tel dökülüyor. Dolayısıyla gelecek açısından camia baya baya kötümser. Buraya kadar hemfikir olmayan var mı?
Gelelim bir başka önemli konuya.
Yönetim bilindiği üzere ara transferin açılmasıyla borcu için 1 milyon Euro’yu yatırdı, kapalı olan transfer tahtasını açtırdı.
Ben bir gazeteci olarak bu gelişmeye önce, ‘Madem paranız vardı daha önce niye aynını yapmadınız’ diye konuya giriş yaparım.
Ki, önceden o paranın var olduğuna inanmıyorum.
Ha denecektir ki, ‘Yöneticiler olarak ellerimizi cebimize attık kendi aramızda toplayıp o meşhur tahtayı araladık.’
Arkadaş o zaman da neden, ‘Antalyaspor sporculara geçmiş dönemden kalma borcu olduğundan dolayı transfer yapamıyor’ dedirttiniz ki?
Bundan keyif aldığınızı, hatta zevkten dört köşe olduğunuzu da sanmıyorum.
Geriye ne kalıyor?
Bana göre halen özellikle üç büyüklerin peşinde koşup her gün değişik şeylerin yazıldığı Haji Wright konusuna gözler çevriliyor.
Ya o takımlardan birisi ile pazarlık bitti ve o para alınıp Futbol Federasyonu’na yatırıldı ve transfer tahtası açıldı. Ya da avans kullanıldı golcü futbolcu gittikten sonra alınacak parayla o hesap kapatılacak.
Öncelikle bir futbol kulübü sezon ortasında her türlü olumlu-olumsuz girdaplara girebilir. Bu futbolun doğasında var. Ve yönetim ya da teknik ekip olarak o girdaptan kurtulabilmek adına her türlü çareyi denersin. Mevkiler arasında denemedik oyuncu bile bırakmayabilirsin ama olmaya, tutmaya da bilir kaderine razı olursun.
Ne var ki bir futbolcu sayesinde takıma öyle bir sihirli değnek değer ki, ekonomik özgürlüğüne o futbolcu sayesinde kavuşmuş, futbolun dini imanı para sıkıntısını gidermişsin. Yine o oyuncunun gidişinden 2-3 yeni oyuncuyu takas ile bünyene dahil edip futbol gücüne güç katmışsın. Kümede kalabilmek adına da varını yoğunu ortaya koyup her türlü çareyi denemişsindir.
Olmuştur ya da olmamıştır.
Yani tutar ya da tutmaz.
Önemli olan çaba harcamak değil mi?
Bana göre Antalyaspor büyük bir fırsat yakalamıştır. O fırsat da, Haji Wright’dir.
Hatta ve hatta gerekirse Bünyamin Balcı da dahildir. Günümüz futbolunun dini imanı para. Paran yoksa Amatör Liglere kadar yolculuk yaparsın ama ruhun bile duymaz. Duyduğu gün de iş işten çoktan geçmiş olur.
Tabii ki öncelik kulüp menfaatleri ancak, futbolcunun geleceğini de düşünecek, önünü açmasını da bileceksin. Bilmiyorsan Antalyaspor’da yöneticilik yapmayacaksın.