Ne denir?
‘Bir takımı ipten almak’ mı dersin yoksa, ‘Gittik geldik’ mi bilemem ama herkes kendi çapında mutlaka bir başlık koyup başlayacak yorumlamaya.
Ben bizim gazetecilerden bahsediyorum.
Konu mu ne?
Tabi ki Antalyaspor.
Cumartesi günü kimileri için saat 19.00’a kadar hayatın hiçbir anlamı yoktu. Hani ağır bir gribe yakalanırsın da her yerin tel tel dökülüp, zerre ağız tadın olmaz ve ne yediğinin ne de içtiğinin tadını alabilirsin ya.,
Ben adım gibi eminim saymaya kalksan onlarca hatta yüzlerce o tür kişi vardı önceki gün Antalya’da.
Nerden mi biliyorum?
Biz o duyguyu 35 yıldır bizzat tadarak geçirdik, aynı durumda çok insana rastladık da oradan biliyoruz.
Yaşayanlara sorsanız eminim ki, ‘Başına gelsin de gör’ cevabı verecektir.
Zira anlatılmaz..
Antalyaspor-Ümraniye maçına geleceğiz gelmesine de, önceki günkü karşılaşmanın hala etkisinden kurtulabilmiş değiliz. Başkaları geldiyse bilemem en azından ben kendi adıma hala Fredy’in golü için elimi açmış, ‘Şükür’ çekiyorum.
Maç öncesi itiraf etmeliyim ki Antalyasporlu futbolculardan asla güzel oyun beklemiyordum. Ancak Teknik heyetten akıllı bir kadroyu sahaya sürmelerini umuyordum.
Hoş.
‘Mevcut kadrodaki hangi futbolcu ilk 11’e alınırsa akıllı bir seçim olabilir?’ sorusuna kim cevap verebilir Kırmızı-Beyazlı ekipte?
Hatta kupa maçı dahil son üç karşılaşmanın santraforu olarak sahada yer alan ya da aldırılan Nakajima’ya bile en küçük sözüm olamaz.
Ömer Bayram’ı pür dikkat izleyen var mı?
Adamın kafa topları dahil maç boyunda isabetli pas sayısı yüzde 20’yi geçmiyor. Kornerden gelen topu tutmakla yükümlü olduğu Ümraniyeli Umut kafayla filelere yolluyor ama Ömer işte. Pozisyonu da ‘Defansta bel bağlanan futbolcu’ konumunda.
Neden yalan söyleyeyim benim Haji Wright’nin yokluğunda en fazla umut bağladığım birinci oyuncu Larson ikincisi Sinan Gümüş. Larson didiniyor da Sinan’ın sahada neler yaptığını izah edebilecek olan var mı?
Kaleci Helton Brant Leite Galatasaray maçında oynadığı oyunla yüreklere su serpti, ‘Oh be kalede kötü rüya görme devri bitti’ diyenler bile oldu.
Ne var ki, Ümraniye maçında yenen ikinci gol Helton’a yakışmadı.
Futbolun içerisinde yok mu böyle goller. Var ve hep de olacak. O nedenledir ki artık 6 puanlık maç bitti şimdi tırmanış puanlarının serisine başlama zamanı diyorum ben.
Dedim ya yazımın girişinde de, ‘Ben zerre güzel futbol beklemedim’ diye. Üç puan lazımdı Antalyaspor’a dolayısıyla bana. İtiraf etmeliyim ki son 10 dakika sinirden stadı terk ettim, Fredy’in golünü sonradan öğrenip TV’den izledim. İyi ki terk etmişim yokluğumda gol olmuş ve üç puanı da Kırmızı-Beyazlı ekip almış.
‘Keşke lig şimdi bitmiş olsa’ diyeceğim de, 19 takımlı bir Lig’de 20 maçta devre daha yeni başlamış oluyor. Ve bu haftaki rakip Trabzon. Çarşamba akşamı saat 20.00’de oynayacağımız bu müsabakada işimiz hiç de kolay olmayacak zira rakip Hatay’dan yaralı döndü ve baya baya hasarlı.
Ama ardından bizim açımızdan hayati önem taşıyan birbirinden önemli maçların serisi başlıyor.
Misal Trabzon maçından sonra önümüzdeki cumartesi sahamızda ağılayacağımız Gaziantep, deplasmanda Kasımpaşa ve yine iç sahadaki Kayseri müsabakaları bana göre Antalyaspor’un 2022-23 sezonda kaderini tayin edecek müsabakalar olacaktır.