Bugün Sevgililer günüymüş,
Biter mi böyle günler ki?
Gençleri, yani 15-20 bilemedin 20-25 arası gençleri anladım da, Evli kadın bile kocasından sevgililer gününde hediye bekler.
Neden erkek karısından o gün beklenti içerisine girmez ki?
Hiç düşünülmüş müdür?
Kadın sevgili oluyor da, erkek olmuyor mu?
Neyse.
Para tuzağı olarak gördüğüm böylesi bana göre basit ve anlamsız günleri geçtim, 13 Şubat’ı 14 Şubat’a bağlayan gecesi, Antalya ile ilgili eğer konuşulması gereken konu varsa yaşanan afettir.
Gece 03.00 gibiydi. Gayri ihtiyari uyanmışım. Mutfak, ihtiyaç giderme derken ardı ardına çakan şimşekler gelecek olan öfkenin habercisi gibi olduğunu sonradan anladım ki, Antalya resmen hava muhalefetinin saldırısına uğramış gibiydi.
Saatler 03.50’yi gösterdiğinde camdan sokağa baktığımda gözlerime inanamadım.
Her yeri sis kaplamış, yağmur alabildiğine sert rüzgâr desen her yeri inletiyordu.
Emin olun o anı kimse yaşamak istemeyecektir. Bunu çıplak gözle gördüm ve anlatamayacağım derecede ürktüm.
Tam 50 saniye sürdü kelimelerle anlatamayacağım afet.
40 yılı geçik süredir Antalya’dayım ben böylesini ne gördüm ne de yaşadım. TV yayını kesilmiş, bir yandan da internete göz atıyor, dışarıda olup bitenlerin etkisinden kurtulmaya çalışıyorum ama, sosyal medyadan da felaket tellallığı yapanları gördükçe haydi gel ürprme de görelim.
Ben Antalya’nın orta göbeğinde, yani merkezinde oturuyorum. Dolayısıyla sosyal medyadan bir alt geçit resmi konmuş, “Şarampol göle döndü. Alt geçit suyla doldu. Araç trafiğine kapandı” paylaşımı.
Ben o geçidin tam üzerinde oturuyorum ama, o sosyal medyadaki paylaşımı görünce, “Hakikaten bahsedilen aynı yer mi benim mahalle” demekten kendimi alamıyorum. Hemen önümdeki şarampol alt geçidinden tek tük de olsa araçlar geçiyor. Ama yapılan paylaşıma göre aynı yer suyla dolduğundan güya kapalı!.
Afet nedeniyle Antalya’nın her yeri ile ilgili bilgi paylaşımlarıyla doluverdi sosyal medya. Kuzey tarafından tutun, doğu ve özellikle de merkezden.
Misal keleiçinde akan sel videosunu izlerken resmen gözlerime inanamadım.
Sanki orada koca bir dere var ve oluk oluk su akıyordu. Boğaçayı’nın akışı yanında halt etmiş.
Saat 05.30 gibi hemen önümden ASAT’ın aracı geçiyordu. Belli ki alarma geçmişler. Siren seslerinin geldiği yöne kafamı uzattım. Ambulans sandım ama aracın üzerinde AFAD yazıyordu. Saat 06.12’ gösterirken servis otobüsü gibi gördüğüm araç, selden kapandı denilen şarampol alt geçidinden geçip, Mevlana caddesi tarafına doğru gitti.
Sosyal Medya’dan arkadaşım olan bazı tanıdıklar evlerini su bastığını, itfaiyeye ulaşamadıklarını, kendi imkanlarıyla suyu boşaltmaya çalıştıklarından bahsediyordu ki, “İtfaiye hangi birine yetişebilir ki” demekten kendimi alamadım.
Dün sabaha karşı Antalya’da yaşananlar emin olun kelimelerle anlatılmaz yaşayan bilir. Bizde hal böyleyken gözümün önünden çiftçilerimizi yani üreticilerimizi film şeride gibi geçirmeye çalıştım yüreğim cız etti.
Asla onların yerinde olmak istemedim. Sonra da aklıma bile getirmemeye çalıştım.
Ben camdan gördüklerimden etkilenip o etkiden saatlerce kurtulamazken çiftçi kim bilir ne durumdadır?
Zaten günün ağarmasıyla birlikte, fırtına ve yağmurun ardında bıraktıkları vahim görüntüler ortaya çıkacak, verdiği zararlar çıplak gözle görülecek, herkes “Allah beterinden korusun” demekten kendilerini alamayacaklardır da.,
Da işte.
Antalya’yı bu gibi afetlerden korumakla yükümlü olanlar, felaketin geleceğini günler öncesi bildikleri halde ne önlem almışlardır da, Kaleiçini bile sel götürmüştür “İnanın akıl erdiremiyorum” desem abartı olmaz.
Düşünsenize.
Okulları dahi tatil etmesi gerekenler sabah 06.00’da sosyal medyadan duyuru yaparak bunu gerçekleştirdiler.
Bu vesileyle sevgililer gününde nur topu gibi bir felaketimiz oldu. Böyle bir hediye mi küçümsenecek?