Umutsuz yaşam olur mu?
Her insanın kesinlikle, ama mutlaka bir yaşam gayesi olduğu kanısındayım. Zira ben beklentisiz, maksatsız, umutsuz bir yaşam seçen insan olacağını kesinlikle kabul etmiyorum.
Hatta belki çok büyük ve iddialı bir söz olarak görülebilir ancak, bana göre beklentisiz ve amaçsız asla ve asla yaşam olmaz.
Zira insanlık tarihinin hiç inkar edemeyeceği temel varlıkları görmek aslında hiç de zor değil. Geçmişten bugüne dek insanlık tarihi “umut” ya da “ümit” ile yan yana yürümüştür. Umudu açıklarken ona “varlık” sıfatını yakıştırmak, anlamsız bir tanımlama değildir.
Umudun insan hayatında gerçek anlamda bir varlık olarak görülmesinden kaynaklanmaktadır.
Elbette umut, bir insan gibi ete kemiğe bürünmemiştir, bir insan gibi konuşmaz veyahut bir insan gibi davranmaz. Ancak bütün bunlar onun bir varlık olarak görülmesine engel değil. İnsan ile her dönem birlikte yan yana yürüyen bir varlıktır umut.
İnsanın hemen hemen her düşüncesinde, daha da önemlisi, her insanın duygu dünyasında yer bulmuş bir varlıktır.
Bana göre insan ne durumda olurlarsa olsun ümit etmekten, umuda dayanmaktan hiç vazgeçmemişlerdir.
En kötü insanından en iyi insanına kadar her bir canda hayat bulur umut.
“Umut nasıl oluyor da bu kadar güçlü bir varlık olarak her insanda egemenlik sürebiliyor?”
Bence her şeyin yok olduğu anda bile umut vardır da ondan.
İnsanlar, ağlasalar da, her şeylerini kaybetseler, her şeylerini bırakmak zorunda kalsalar da, ümit etmekten vazgeçmiyorlar. İnsanın ayakta kalması için devam edebilmesi ve iyi günlere kavuşması için umuda ihtiyacı var. Dolayısıyla insan var oldukça umut da onunla birlikte var olmaya devam edecek.
Kısacası umutsuzluk yaşamın sona ermesidir.
Ha yok mudur bu fani dünyada o tür hayatı seçip, gayesizce hayatını sürdürmeye çalışan canlı?
Tabii ki var.
Hatta özellikle geceleri bu dondurucu soğuğa rağmen tamimiyle mecburiyetten hayatta kalmaya çalışıp, bir gün sonrasının ne olabileceğini asla kestiremeyen niceleri.
Misal, Tahıl Pazarı, Etiler, Yener Ulusoy Bulvarı, Milli Egemenlik ve Şarampol gibi semtlerdeki iş merkezlerini geceleri konaklama mekânı seçen insanlarımız yaşama umudu.
Misal bendeniz.
En büyük hayalim karavan hayatı.
Bundan sonrasındaki yaşamımı karavanda idame ettirip, bir gün sonrasının sabahına gönlümün istediği yerde ulaşmak.
Sizce imkânsız mı?
Kaç öğrenci geleceğinden umutsuzdur.
Sanayideki çırak bile bir gün ben de iyi bir usta olacağım umudu ile günlerini geçirir.
Amatör futbolcunun büyük takımlarda oynama hayalleridir umudun diğer adı.
Uzmanlar, “Mutlu olmak için hayal kurun” der.
Misal bugün 1 Ocak. Dolayısıyla en fakirinden güya paraya zerre ihtiyacı olmayan (!) en baba zenginler dahi eminim ki yılbaşı bileti almışlardır.
Ve bugün Milli Piyango listelerinin başında saatlerini geçirirler.
“Ah büyük ikramiye bana bir çıksa” umudu.
Kim bilir o ikramiye için bilet alındığı günden itibaren kim ne hayaller kurmuştur ne hayaller?
Milli Piyango’yu “Kazanma ihtimali” çekici kılıyor.
“Neredeyse kazanacaktım” hissi, kazanma hazzını yaşatıyor.
100 TL verip 1 şans almış o 100 TL ile ne hayallere götürür insan oğlunu ne hayallere.
Piyango gibi şans oyunlarının ilgi görmesinin en öncelikli sebeplerinden birinin hayal kurmak değil de ya ne?
Bu vesileyle buradan tüm açık gönüllüğümle belirtmek isterim ki, dörtte bir olarak aldığım 2 biletimden birine dahi ikramiye çıkarsa kimse kusura bakmasın.
Son söyleyeceğimi hep önce söylemişimdir ya.,
Yarın beni burada göremezseniz Allahaısmarladık.
Yine yazmışsam eğer 31 Aralık 2024’tür bir başka beklenti.
Çünkü beklentinin adı da umuttur.