29 Ekim itibariyle Cumhuriyetimizin Kuruluşunun 100. Yılını yürekten kutlamış, kutlayanların da o kutlamalarına ortak olmaktan asla geri durmamıştık.
Geçen hafta Çarşamba günü ise, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in 14 bin 500 çalışanına 2023’er TL ikramiye vermesini ele almış, “Bu ekonomik zorluklar döneminde neden her bir çalışanına birer adet Cumhuriyet altını vermezsin ki” deyip, “Cebinden mi veriyorsun be mübarek” diye de eklemiştik.
Topa tutuldum.
Resmen mesaj manyağı edildim.
“Yarım yamalak yazı yazma” diye bile uyarılmaz mıyım?
“İşte orada bir dur” demeden edemedim yazana.
“Neymiş benim yarım yamalak yazdığım” şeklinde mesaj attım.
“Bir araştır bakalım Büyükşehir’in Sendikalı (Kadrolu) işçileri ile taşeron işçilerini kaç para verilmiş, Memurlara verilen rakam ne kadar” demez mi?
Durur muyum?
“Çamur at izi kalsın mantığını bırak. Biliyorsan sen yaz” dedim ki tahrik olup yazsın.
Oldu!.
İşçilere verilen Cumhuriyet Bayramı İkramiyesi bedeli 2023 TL. Memurlara 4 bin 100’er TL demez mi?”
Aptallaştım..
Adam resmen, “Yarım yamalak yazma” konusunda haklı çıktı.
İyi de ben nereden bile bilirdim ki koskoca Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in işçi-memur ayırımı yapacağını?
Üstelik CHP gibi işçilerin partisi bir belediye başkanının.
Özür dilemek gerekirse o ben değilim arkadaş.
Ha hata yaparsam da mı dilemem.
Haşa.
Ama yaptığı yardımı Belediye Basın Bürosu aracılığıyla kamuoyuna duyuran ve “14 bin 500 belediye çalışanına 2 bin 23’er TL bayram ikramiyesi verdik” bülten çıkartan Büyükşehir’in ta kendisi.
“Bizde bir elin verdiğini diğer el bilmeyecek” diye bir söylem vardır da, Böcek’in çalışanlarına bayram ikramiyesi dağıttığını en son ben duydum, “Cebinden mi verdin” diye de soru yönelttim kendisine.
Meğer işin içinde ayrımcılık, işçi-memur ayrıştırması ne bileyim var oğlu varmış işte.
Herkesi kendimiz gibi mi sanıyoruz ne?
Ne demek arkadaş işçiye 2023 TL, Memura 4 bin 100 Lira?
“Ayıp değil mi” diye soracağım da, Muhittin Böcek’in memurları bana kızacak, “Aldığımız parada gözün mü var” diyeceklerdir.
“Peki işçi arkadaşlarınıza bu yapılan reva mı? diye sorsam cevabınız ne olur?
Şefik Dirgen de yazıyı okur okumaz, “Vedat iyi günler kardeşim. Yazılarını okuyorum. Biliyorum işini yapıyorsun. Fakat bir seferde iktidarı eleştiren bir yazın olsun.bTayyip emekliye beş bin tl yi cebinden mi veriyorsun diye yaz bakalım. Ya da Cumhuriyetin 100. Yıl etkinlikleri kapsamında TED koleji öğretmeni yaptığı konuşma nedeniyle gözaltına alındığında bunun hukuksuzluk olduğunu yaz bakalım. Hep tek taraflı bir yerleri eleştirel yazı yazarsan bu senin tarafsız bir köşe yazarı olmadığını gösterir.
Seni seviyorum. İyi günler.”
Ya Şefik kardeşim.
Emin Çölaşan, Rahmi Turan, Uğur Dündar, Necati Doğru, Yılmaz Özdil hatta ve hatta Altan Öymen, Zülal Kalkandelen, Mustafa Balbay gibi ulusal yazarlar varken benim Antalya’dan Genel siyaset yazarlığı yapmam normal mi sence?
Haddini bilmek diye bir şey duymadın mı hiç?
Senin kızın Antalya’nın sorunları yerine Ankara’nın eksikleriyle ilgilenmeye kalksa ona ilk kim, “Sen ne yapıyorsun” der.
Bence sen.
Nokta…