Un, maya, elektrik fiyatlarına gelen zamlar ekmek fiyatlarının yükselmesini de kaçınılmaz kılıyor. 2021 yılında 1,5 liradan satılan ekmek fırınlarda bugün 7.5 TL.
Peki simidin fiyatı ne?
Herkes ağız birliği yapmış 9 TL.
Poğaça 12, Pide 12.5.
Ama şu iyi bilinsin ki fırınlarda en düşük ekmek fiyatının 7.5 TL olduğu benim ülkemde 35-40 TL’ye kadar ekmek var.
Yiyenler var ki var!.
Benim anlayamadığım bu ekmek fiyatlandırmalarını kim neye göre yapıyor?
Hangi gerçekler ve gerekçeler baz alınıp, fiyat ayarlanmasına gidiliyor?
Ekmeğe ne zaman zam yapılsa, fiyatı 7.5 TL olan normal ekmeği bırakın almayı ellerini bile sürmeyen bizim burjuva gazeteci kısmı başta olmak üzere herkes, “Garibanın ekmeğine yine zam” başlığı atarlar.
Çünkü ekmeğin kalıplaşmış cümlesi hep bu olmuştur bugün de budur, yarın da bu olacaktır.
Sen hangi ekmeği alıyorsun ya da yiyorsun?
4.5 TL’ye satılan Belediye mi yoksa 7.5 TL olan fırınınkini mi?
20 TL’lik yarı buğdaylıyı mı, yoksa 35-40 TL’ye satılan siyah olanını mı?
Belki de 500 gr 35 TL yazan Isparta ekmeği kullanıyor.
Ama zam haberi vermeye kalkıldığında, “Garibanın ekmeğine yine zam” oluveriyor.
Garibanlıktan zerre haberi olmayan, yıllardır garibanlar üzerinden prim toplayıp o primleri kendilerince garibanın bırakın alabilmeyi yanından dahi geçemediği ekmeklerle beslenip, fakir-fukara üzerinden nemalanıyor.
Bu dün de böyleydi bugün de. Yarın da aynısının olacağına en küçük bir şüphem yok.
Yıllar önce Çakırlar yolu üzerinde yufka yapıp satarak para kazanmaya çalışan Ayşe teyze yıllarca kendisini şikayet eden fırıncılar ile cebelleşti durdu.
Yılmadı kaçak- göçek yaptı ayakta kaldı.
Bugün eskiyi o bile unuttu, paraya para demiyor. Yufka 10 TL.
İşine gelen alsın gelmeyen Saklıkent ya da Geyikbayır’ı mı yoksa Feslikan’a mı nereye gidecekse yolu açık ola.
Artık Ayşe ablanın bile kimseye minneti yok.
Eskinin fedakarı bugünün köşe olmuş altlarında son model arabaları olan fırıncılar gibi.
“Eskiden dedik de hasbelkader de olsa çocukluk yıllarımızda Davazlı Osman Amcamız ile Milaslı eşi Zehra Teyzemizin yanında çıraklık yapmışlığımız da var.
Fırıncı mesaisi gece 22 gibi başlar, gündüz 11 bilemedin 12 gibi sona ererdi.
Şimdi 24 saatin yetmediği günün her saati sıcak ekmek daha doğrusu ekmek çeşitleri, simit, poğaça ne bileyim çeşit çeşit unlu mamuller hep üretimde.
Un pahalı!.
Elektrik, su, vergiler ne bileyim çalışanlar derken bu fazla mesai neyin nesi oluyor?
Kazanmıyorsanız gün boyu ekmek çıkartmak neyin nesi?
Ekmek haydi neyse diyelim mi?
Bir dakikalığına ben de “Evet” diyelim diyorum.
Fırıncıların ne yazık ki işi artık sadece ekmek çıkartmak değil. Simit, poğaça benzeri üretimleri hatta kuru pastayı bile geçtim de, yaş pasta olayına girmeleri ne oluyor?
Pastaneciler sizlerin kan davalılarınız mı?
Bir dakika doldu!.
Antalya Büyükşehir Belediyesinin Halk Ekmeği 4.5 TL. Ama aynı belediyenin fırıncılara uygulattığı ekmeğin fiyatı 7.5 TL.
Belediye vatandaşa zararına mı ekmek satıyor?
“Evet” diyenleri duyar gibiyim de, “Külahıma anlatın.”
Garibanın ekmeği de ne yazık ki siyasetçilerin marifeti.
Ben 4.5 TL’lik belediye ekmeği alıyor, sadece almakla kalmıyor, askıda ekmek kısmına her alışımda gücüm nispetinde hayrı uçmasın ekmek koyuyorum.
Hangi zengin pardon, yulaflı, kara ekmek ya da yarı buğdaylı gibi ekmek yiyenler siz hiç o askıya ekmek astınız mı?
Kimse ekmek üzerinden demagoji yapmasın.
Hele prim hiç.
Yeter artık.