Bilindiği üzere Antalyaspor Ziraat Türkiye Kupası müsabakası için kendi sahasında Beşiktaş ile karşılaştı, 1-0 öne geçtiği karşılaşmayı 2-1 kaybedip kupadan elendi.
Kimin umurunda?
Özellikle de para karşılığı Antalyaspor’un teknik direktörü olarak anılan Sergen Yalçın’ın bence zerre umurunda değil.
Bir maçtır. Kazanılır da, berabere de kalınır, Antalyaspor’un başına geldiği gibi kaybedilir de. Ama ağzından çıkan kelimelere dikkat etmek zorunda olanlar vardır.
Misal Antalyaspor Teknik Direktörü olarak anılan Sergen Yalçın.
Ama dedim ya yukarıda adamın Antalyaspor umurunda dahi değil diye. Sanki aynısının tıpkısı.
Maç bitişini dört gözle bekleyip, mikrofonların başına belli ki koşar adımlarla gitmiş olacak ki, uzatılan ilk mikrofona, “Transfer yapamıyoruz. Aynı kadroyla oynuyoruz. Oyuncular da yoruluyor. Bir an evvel lige dönüp, lige konsantre olmalıyız” demiş.
Lütfetmiş!..
Bunları söylemek için Antalyaspor’un Teknik Patronu olmaya asla gerek yoktu ki.
Hele hele adının da Sergen olmasına hiç ama hiç gerek dahi yoktu.
Çevir sokaktan geçen bilmem kaç yaşındaki amcama o bile söylerdi aynılarını. Ama paralı birisi söyleyince TV’lere daha cazip geliyor sanırım.
Bana göre Sergen Yalçın’a Antalyaspor lüks.
Ha Beşiktaş’a bir maç kaybedildi diye söylemiyorum bunu. 40 yıllık gazetecilik meslek hayatımın 30 yılını Antalyaspor’a veren birisi olarak belirtiyorum.
Ne demek, “Avrupa kupaları biraz zor.”
Zorsa senin işin ne Antalyaspor’da?
Peki ya, “ Geniş bir kadroya sahip değiliz” ne demek?
Antalya’ya gelirken bunu bilmeyerek mi geldin?
Olabilir yani. Nihayetinde para için gelmedin mi?
Almadın mı paranı?
Aldıysan daha geldiğin gün hem de senin yanı başında, Ligi ilk 3’te bitirme hedefinden bahseden patronun Sinan Boztepe’ye nispet yaparcasına, “Belli oyuncu grubuyla oynuyoruz. Ligi ilk 10 içinde bitirirsek başarılı olacağımızı düşünüyorum” demek de neyin nesi?
Sergen Antalyaspor’a gelmeseydi bu takım küme mi düşerdi?
Senin başarın takımı ilk 10 arasına sokmak mı Sergen efendi?
Gelirken dolarcıkları cebe indirdiğin gün bu takım kaçıncıydı ki?
Lafa bak, teknik direktörünü tanı: Kadromuzun öyle bir genişliği yok. 3-4’e oynayacak bir kadromuz yok. Ligi en iyi şekilde bitirebilmeyi istiyoruz. İlk 8-10 bizim için başarılı bir yer olur diye düşünüyorum.”
Ben demiyorum, Antalyaspor’un işçisi pardon maaşlı teknik direktörü söylüyor.
Vallahi kimse kusura bakmasın 3 yıl yöneticiliğini, 2.5 yıl da tesis müdürlüğünü yaptığım Antalyaspor’da benim için alt yapı malzemecisi Hasan, Hüseyin, Ali, Veli ya da Selami neyse Sergen Yalçın da aynı. O da hizmet karşılığı parasını yani maaşını alıyor, Sergen de.
Ama aralarında bir fark var. Malzemeci aylarca maaşını alamazsa da o görevi yapıyor, alırsa da. Yüreği hep Antalyaspor’un başarısı için çarpıyor.
Aralarındaki en büyük fark da, Sergen gibi günlük yani 90 dakikalık asla düşünmez.
Beşiktaş ile oynanan ve 2-1 kaybedilen maçtan sonra bir bakıyoruz, “Sergen Yalçın, Sinan Boztepe’nin hedefini değiştirdi” başlıkları.
Adamın işi bu sanki.
Hedef değiştirmek.
Camiaya, “Büyük düşünmeyin. Bakın ben ne diyorum iyi kazıyın beyninize” dercesine.
Yok arkadaş yok.
Bizim camiamızda Sergen gibisi çok da, kaprislimiz maalesef yok.
Diye biliyor mu ki kendileri, “Üst sıralara, yani Antalyaspor’un hedeflerine benle yürünmez.”
Ha der.
Aldı ya dolarcıklarını.
Cebe indirdi nasılsa.
“İlk 8-10 başarıdır. Üç için hayal görülmesin” diye tabi ki der.
Zira bugün gitse ardına bile bakmaz, eli cebinde özel uçakla soluğu İstanbul’da alırda onda.
Bugün Antalya’da bir Sergen yoksa ya da çıkmıyor çıkartamıyorsak biz kendimize yanalım. İlla ki İstanbul takımının eskisi mi olmak gerekiyor?