Eskiden “Gazeteci olunmaz, doğulur” diye kasılırdık.
Sonradan her kesimden gazeteci çıkmaya başlayınca bu tezimiz resmen çürütüldü!
İtiraf ediyorum, Sosyal Medya dedikleri Facebook, Twitter ne bileyim İnstagram gibi-ki daha benim isimlerini bilemediğim paylaşım sitelerinde kendisini dünyanın en büyük gazetecisi gibi gören niceleri var.
Sevmedikleri, hoşlanmadıkları veya siyasi görüş ayrılığına düştükleri her kim olursa olsun acımasızca, fütursuzca yazı yazmanın adı bir de “Araştırmacı Gazeteci” oluyor ya, illet oluyorum.
Neyi araştırıyorsun arkadaş?
Ve yazdığın ne?
Kendi yazdığını kendinden başka okuyan kitlesinin sayısı kaç?
Bir elin parmağını geçiyor mu da kendi kendini avutarak gerçek gazetecilerin mesleklerini resmen gasp ediyorsun?
Bu vesileyle bizim meslek maalesef artık tam ayağa düştü.
Hani bir tabir vardır ya, “Sallasan sallamacılara denk geleceğiz” diye, her geçtiğimiz gün gazetecilik mesleğimiz ona doğru gidiyor biz farkında değiliz, belki de çoktan gitti.
Adam oturmuş, “Sayın Ümit Uysal'a açık mektup” başlığı altında bir yazı yazmış. Ve geçmişe dönüp, sürgüne gönderildiğini iddia ettiği belediye çalışanlarından örnekler vererek Muratpaşa’da yaşanan görevden alınmalardan bahsetmiş.
Bir örnek veriyor araştırmacı gazetecimiz (!) ve o örneğin yanlışlığından dem vuruyor. Aynı gazeteci müsvettesi görevden alınmaların doğru olmadığını ve derhal isimleri verilenlerin işlerine geri dönmesi gerektiğinden bahsediyor.
Sen nesin ya?
Gazeteci mi, hakim savcı mı, İşçi Sendikası başkanı mı nesin?
Sürgün ya da görevden almaların siyaseti yıllardır oldu, hala da olmaya devam ediyor. Bu durum ilelebet de devam edecektir.
Sen bana aynı siyasi görüşte olanlara çektirilen zulmün, zulümlerin adını söyleye bilir misin?
Haydi buyur ey muhterem..
Her şeyi en iyi sen bilirsin ya!.
Belediye Başkanlarına da açık mektup yazarsın!.
Ve kendine bir de “Araştırmacı Gazeteci” dedirtirsin.
Ver varsa bir cevabın.
Ben siyasi görüşünden dolayı Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından sürgüne gönderilen, 4.5 yıldır da hala sürgünde olan onlarca kişi sayarım.
Sen ne diyorsun ya?
Hiçbir siyasi olaya, organizasyonuna ne bileyim herhangi bir çalışmaya katılamayıp, sırf bir önceki dönem belediye başkanı işe aldı diye 1.5 yaşındaki çocuğunu emzirebilmek için her gün sabah Antalya’dan Gündoğmuş’a gidip akşamları da geri döneni buradan günlerce yazdık.
Hem de isim vererek.
Ne değişti?
Sürgünü ne yazık ki sürgüncülüğü huy haline getirenler yapar. Asla da vazgeçmezler.
Ve hatta onları tutamaz, durduramazsın zira kendi partililerine dahi başta mobing olmak üzere her türlü yolu deneyip uygularlar.
Çünkü beyinleri kemikleşmiştir.
Onlar birilerini huzursuz etmekten beslenirler.
Ekmekle oynamanın verdiği haz en kıymetli vitamin gibidir.
“Bizden olmayan ölsün” mantığı olmazsa olmazlarıdır.
Allah yol arkadaşları konusunda kimseyi yanlış seçim yaptırmasın.
Allah bir seçimde karşı listede diye de herhangi birinin ekmeğiyle oynatmasın.
Muratpaşa Belediyesinde baş gösteren son gelişmeler bence çok nahoş ve uzun süre dillerden düşmeyecek bir gelişmeden ibaret olacaktır.