Aşağıda yer vereceğim yazı tamamıyla bir alıntıdan ibarettir. Özü, sözü, emeli ve amacı şahsi değil, öncelikle kamu ve insanlık yararına olan her yazıyı alıntı yapıp paylaşmaktan asla gocunmam. Bu konuda hiçbir zaman kendi bildiğim yönde hareket etmekten çekinmedim, çekinmem de. O nedenle patara yazısını pür dikkat okumanızı rica ediyorum. Zira böyle insanlara çok ihtiyacı var benim ülkemin.
“Patara…
Plajının kumlarını çaldılar.
Öyle üç beş kürek değil, 2 bin 168 kamyon dolusu çaldılar.
Göz göre göre talana herkes göz yumuyordu. Bir kişi hariç… Namuslu bir orman muhafaza memuru, sessiz kalmadı, hırsızlığı yargıya taşımak üzere zabıt tuttu.
Akp'nin Kaş ilçe yöneticisi müdahale etti, sakın zabıt tutma, biz bölge müdürünü aradık, sen burnunu sokma dedi.
Orman muhafaza memuru kabul etmedi, “değil bölge müdürü, cumhurbaşkanı bile gelse ben bu zaptı tutarım” dedi.
Vay sen misin bunu diyen?
Kaş kaymakamı derhal devreye girdi, orman muhafaza memuru derhal görevden alındı, cumhurbaşkanına hakaretle suçlandı, apar topar lojmanından bile atıldı.
E yok öyle tabii…
Bu defa, Tarım Orman İş Sendikası'nın namuslu yöneticileri müdahale etti, Kaş kaymakamı geri basmak zorunda kaldı, orman muhafaza memuru görevine iade edildi.
Olay medyaya yansıdı.
Patara kumlarının nereye götürüldüğüne dair, hangi özel plaja döküldüğüne dair haberler çıktı.
Vay sen misin bu haberlere sebep olan…
Hadi bakalım, müfettiş raporu bile olmadan, orman muhafaza memuru yine görevden alındı.
Bölgedeki diğer muhafaza memurları tehdit edildi, sesinizi kesmezseniz, sizin sonunuz da aynı olur filan denildi.
Namuslu orman muhafaza memuru geri adım atmadı, sendika aslanlar gibi direndi, Kaş kaymakamı hakkında suç duyurusunda bulunuldu, olay iyice dallanıp budaklandı, üstü örtülemez hale geldi, mecburen savcılık soruşturması açtılar.
Böylece, hırsızlığın çok daha büyük boyutlarda olduğu ortaya çıktı.
Depolanmış halde 3 bin kamyon kum ele geçirildi.
Namuslu orman muhafaza memuru ikinci defa görevine iade edildi.
Bu memur olmasaydı, dünya varolduğundan beri orada duran, mitoloji hazinesi, antik çağın başkenti, insanlığın mirası, Türkiye'nin eşi benzeri olmayan değeri, carettaların evi… Yağmalanıyordu.
Bu memurun yüreği sayesinde her şey duyuldu ve durduruldu.
Tek başına baş kaldıran bu namuslu orman muhafaza memurunun ismi ne biliyor musunuz?
Umut!
Umut Utku.
Vatana millete hayırlı evlat olsun temennisiyle yetiştiren annesi babası, geleceğe dair beklentilerini isim olarak vermişler oğullarına… Oğulları da isminin hakkını vermiş.
Hani bazen karamsarlığa kapılıp soruyorsunuz ya, umut var mı diye?
Var kardeşim.
Umut'ları var bu ülkenin.
Bir kişi bile kalsa, her şeyi değiştirmeye gücü yeten Umut'ları var.”
(Alıntı)
Ben de 10 küsur yıl önce Antalya Büyük Liman’dan dip temizliğinden çıkan binlerce tır dolusu deniz kumunun akıbetini sormuş, sormaktan da asla bıkmamıştım ama kentin valisi, kaymakamı, emniyet birim müdürleri ve hatta belediye başkanları kafalarını o kayıp kumlara mı ne gömmüşlerdi de, kimseden çıt dahi çıkmamıştı.
Bu vesileyle yetkililerce olmasa da tarafımca yıllardır aradığım binlerce tır deniz kumu buhar olup uçmuştu da Allahtan ki Patara’da işler öyle değil.