Hakem eskisi Erman Toroğlu ile gazeteci ve TV sunucusu Şansal Büyüka ile başladı Türkiye’de ekranlardan hakem eleştirileri.
Her hafta sonu ekran karşısına geçenler, maç özetlerini ve yorumcuları anında hatırlar,
“Oynat Uğur” hitaplarını.
Çoğu insan da pazartesi günleri diline dolanan bu sözcüğü arkadaşlarına tekrarlamaktan keyif dahi alır.
Hele bir de Uğur isimli özellikle de takıldığı arkadaşı varsa hafta boyu, “Oynatalım Uğur” der de der.
Şimdilerde Uğur’un yerini VAR aldı.
İlk zamanlarda özellikle de Anadolu takımları hakemler açısından “VAR sayesinde art niyetleri rafa kalkacak, adalet yerini bulacak” denildi durdu.
“Sahtekarın, düzenbaz ve saygısızın, emek hırsızı ve art niyetlinin, futbolundan çok ceza sahası içerisinde kendisini yere atıp takımına penaltı kazandırmasıyla ünlü şeref yoksunu hak gasp edicilerinin ipliği pazara çıkacak” diye düşündük mü, düşünmedik mi?
Emin olun VAR devreye girdikten ya 2 bilemedin 3 müsabaka sonrası zihniyetler kendiliğinden ortaya çıkmaya başladı.
“İyi hakem olacaksan özellikle üç ama sen dört büyükleri hanene al. Onların lehine düdük çalacaksın ki basamakları hızla tırmanabilesin” zihniyetinden başka bir şey değildi o düşünce.
Türkiye Liglerinde bir hakem atılan her golden sonra santra yapılma olayı sırasında kulağına VAR’dan gelecek, “Gol geçerli” onayını bekliyorsa benim ülkemdeki maçlara dört hakem niye görevlendirilir ki?
Kaldırın hakemlik sistemini gitsin.
VAR zaten yönetir!.
Güvenin olmadığı yerde ticaret ne bileyim spor mu olur?
Kritik her pozisyonun karar vericisi VAR olacaksa hakemlere neden ihtiyaç duyulur.
Olmazlarsa en azından Mert Hakan gibi ahlaksızların hakaretlerine maruz kalmazlar.
Dönün geriye bakın
Deniliyor ki, "VAR sisteminin çok ciddi yanlışları düzelttiği gibi bazı konularda verimli olmadığını, bir şeyin değişmediğini de gördük. Sistemin iyi taraflarını görüp de tamamen her şeyin çok güzel olduğunu söylemek veya eksiklerini görüp de 'Bundan bir şey olmuyor.' demek erken.”
Haydi oturun bir şaibeli maçtan sonra böyle bir cümle kuran kişinin sözlerini analiz etmeye kalkın da görelim.
“Ne malına, ne mıhına” değil mi?
Bir sonraki maç için beklentilerin haber vericisi sözler.
Ben yaşantısının 50 yılını futbola adamış birisi olarak ne yazık ki yeşil hatta toprak hatta ve hatta kahverengi sahalarda nice hakem facialarını gördüm, şahitlik ettim. Çok olmasa da Avrupa’da da sırf görevim icabı maçlara çıkıp hakemlerin yönetimlerini izledim ama kendi ülkemdeki futbol hakemlerinin, “Sahanın kralı benim” edalarıyla düdük öttürenlere yeminle hiç şahit olmadım.
Defalarca VAR’da izlenilen bir pozisyonun ceza sahası dışında olduğunu biz TV ekranlarından ceza sahası dışında olarak görebiliyor, VAR buna “İçeride” deyip penaltıya hüküm ediliyor. Bir Anadolu takımının hakları, emekleri, alın terleri gasp ediliyorsa:
Ne yazık ki artık Türk Hakemliğinin uyguladığı VAR sistemine ben güvenmiyorum.
Hele hele sol göğsünün üzerinde FİFA kokarttı taşıyan birisinin burnunun dibine kadar sokulan herhangi bir futbolcunun tehditlerine gereğini yapmıyor, aldırmıyorsa, hakemlerin adaletli oluşlarına şüpheli bakıyorum.
Bu vesileyle yarın akşam deplasmanda Beşiktaş ile karşılaşacak olan Antalyaspor’un dilerim ne VAR’a, ne de hakeme ihtiyacı olur.