Krizi fırsata dönüştürmek için birincisi, farklı olmak gerekiyor. Ama farklı olacağım diye krizden uzaklaşarak değil onunla hareket etmek gerek.
Risk almak tabi gerekli ama artı ve eksileri iyi analiz etmeli. Bu doğrultuda hedefler seçmeli, risk yönetilmelidir. Yalnız iş dünyası değil, bugünün sosyal ve ekonomik yapısı bireysel yaşamın da bu çerçevede olmasını gerektiriyor.
Çünkü bireysel olarak ne kadar farklı ve risk alarak yaşarsanız, iş dünyası size o kadar farklı ve parlak bir gelecek sunuyor. Risk de almalıyız.
Rusya ile yaşanan uçak krizinden en fazla etkilenen turizm sektörü oldu. Günlerdir bu konuyla ilgili gerek sektör temsilcilerinden gerekse de hükümet ve bakanlı tarafından açıklamalar yapılıyor. Sezonu en az zararla kapatmak için bakanlık ve turizmcilerin yurt dışındaki çalışmalarına teşekkür ediyoruz.
Turizmin geldiği bu konuda krizi fırsata dönüştürmemiz gerekiyor.
Turizmde pazarlama stratejimizi değiştirebiliriz. Gerek yurt dışı gerekse de yurt içindeki fuarlarda güneşi, denizi ve kumu pazarladık. Antalya’nın köylerini ve yaylalarını turizme açmanın vakti geldi de geçmedi mi.
Altınbeşik mağarasının yer aldığı İbradı, yine düğmeli evleriyle ünlü İbradı, Ormana ve Akseki dışındaki ilçe ve yöreler hiçbirini tanıtamıyoruz.
Elmalı, Korkuteli, Gündoğmuş, Manavgat, Alanya, Kaş, Kumluca, Finike’nin çok güzel yaylaları ve köyleri vardır neden turizme açamayalım ki. Biz nereden başlayacağımızı bilemiyoruz o kadar. Turistleri ATV ve jeeplerle turlara çıkarıldığını ben de biliyorum. Anlatmak istediğim, bu değil, oksijen deposu havayı neden satamayalım. Organik tarımı satamayız mı, organik pazarlar kurumayız mı kurarız, yeter ki ortaya bir girişimci çıksın, Yaylalarda yapılan peyniri, yayık ayranını satamayız mı bal gibi de satarız.