1946 seçimlerinde Hasan Ali Yücel kadro dışı kalırken, Tonguç ve ekibi de görevden uzaklaştırıldı.
Bu gelişmelerin hedefi; zaten adları çoktan “solcu yuvası”na çıkarılan Köy Enstitülerini yıpratmaktı.
Bu yıpratma hareketi öncelikle yeni Bakanlık kadrosu tarafından başlatıldı.
…
Köy Enstitülerinde uygulanan programların her biri değişik özellikler taşımakla birlikte programlar, dayandıkları eğitim felsefesi bakımından bir ayrıcalık göstermektedir.
Köy Enstitülerinin ilk programı olan 1943 programı;
Öğretmen adaylarının, şehir ve kasabaların sahip oldukları rahat yaşama şartlarından uzakta, alışık oldukları doğal ve toplumsal bir ortam içinde yetiştirilmeleri görüşü ile hazırlanmış bir programdır.
Bu programda tarım ders ve uygulamaları ile sanat derslerine, atölye çalışmalarına geniş bir yer ayrılmıştır.
Bunun yanında, genel kültür dersleri ve anadilin geliştirilmesi çalışmaları da enstitülerin kuruluş amacına uygun düşmektedir.
…
1946 yılından sonra Enstitülerde var olan iş içinde eğitim anlayışı sistemli bir şekilde değiştirildi ve amacından saptırıldı.
1947 yılından sonra Enstitülerdeki değişiklikler birbirini izlemeye devam etti.
Enstitü öğretmenleri, ellerinde bulunan tüm araç ve gereçleri geri vermeye zorlandılar.
Okullara tohumluk, bitki ve diğer tarımsal maddelerin verilmesi askıya alındı.
Öğretmenin kişisel kullanımına ayrılan toprak elinden alındı.
Bunun sonucunda öğretmenler, uygulama çalışmalarında kullanacakları araç-gereçten yoksun duruma düşürüldüler.
Enstitü öğretmenleri, köylerine yerleşmiş üretici öğretmenler iken, yeni değişiklikler sonucunda tümüyle devlet tarafından ödenen bir ücrete mahkûm oldular.
Kirby’nin ifadesiyle, “Köy Enstitüleri, yöneticilerin buyruklarını yerine getirmekten öteye gidemeyen örnek bahçıvanlar” durumuna indirgendiler.
Böylece ezbere dayanan bir eğitim anlayışı, bürün öğretim kurumlarında sistemli bir şekilde yaygınlaşmaya başlamış oluyordu.
…
Enstitülerin kapatılma gerekçelerinde biri de köylüye maddi ve manevi olarak çok yüklenildiğinin düşünülmesi ve köylülerden sürekli okul inşaatlarında çalışmaktan dolayı şikâyetlerin gelmesidir.
Büyük şehirlerde okuyan çocukların okullarının her şeyini devletin yaptığı ama köylere gelindiğinde köylüden çok fazla destek ve yardım beklenildiği görüşleri hâkim olmaya başlamıştı.
Ayrıca köy enstitüleri uygulamalı olduğundan, devlete maliyeti de zaten yüksek olmaktaydı.
Köylü, köyüne gelen öğretmene toprak vermek zorundaydı ve bunu sağlamak için kendi arlarında sorunlar yaşıyor ve topraklarından vermek istemiyorlardı.
Bu gelişmelere paralel olarak, Köy Enstitülerine karşı olumsuz tutuma sahip olan yeni Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer öncülüğünde, Enstitülerin temel ilkeleri birer birer ortadan kaldırıldı.
“Benzer başka okullar olduğu gerekçesiyle” 1947 yılında Yüksek Köy Enstitüsü kapatıldı.
1947 Programı ile bir önceki 1943 Köy Enstitüsü Öğretim Programı değiştirilerek, üretim ve iş ilkesi zedelendi.
Öğrenc, Enstitü yönetiminden dışlandı.
Enstitülerdeki serbest okuma saatleri kaldırıldı ve birçok kitap yasaklanarak Enstitülerden toplatıldı.
Klasik pedagoji öğretimini Köy Enstitülerine geri dönmesinde Kanad’ın büyük payı oldu.
…
1947 programıyla başlayan ve 1951 yılında ivme kazanan köklü program değişikliği süreci, Enstitüleri klasik öğretmen okullarına dönüştürdü.
1954 yılında Demokrat Parti Hükümeti tarafından Köy Enstitülerine son darbe indirildi.
1954/6234 Sayılı Yasayla Köy Enstitüleri ile öğretmen okulları birleştirildi, Köy Enstitülerinin adı “İlk Öğretmen Okul” oldu.
Böylece, köye yönelik eğitim ve öğretim kurumlarının varlığına son verilmiş oldu.
Enstitülerin yerlerinde açılan İlk öğretmen Okulları da 1974 yılında öğretmen liselerine dönüştürülerek, ilkokul öğretmeni yetiştirme işlevi yeni açılan iki yıllık Eğitim Enstitülerine aktarıldı.
…
Köy Enstitüleri, 6234 sayılı kanunla kapatılmıştır.
Demokrat Parti iktidara geldikten sonra 27 Ocak 1954’te çıkarılan kanunla Köy Enstitüleri kapatılmıştır.
Ancak Köy Enstitüsü mezunları, 1952 yılında eğitim süresi bir yıl uzatılan ve mezun vermeyen köy enstitülerini o tarihte kapanmış saymaktadırlar.
Sevgi ile…