Bu korona belası ülkemize geldiği gibi büyük bir kesim maçların ertelenmesi yönünde telkinde bulundu.
Ben de köşe yazılarımda bunu defalarca belirttim.
Nedeni bilinmez ama TFF inatla maçların oynanması gerektiğini belirtti.
Nitekim karşılaşmalar oynandı.
Kendilerince önlem almışlar, müsabakaları seyircisiz oynattılar.
Bu tedbir yalnızca taraftarları kapsıyordu.
Futbolcular, teknik heyet, yöneticiler ve basın mensupları için tek bir önlem alınmamıştı.
Nitekim o hafta oynanan birçok mücadelenin ardından gerek futbolcular, gerek teknik direktörler yaptıkları açıklamalarla TFF’nin kararını eleştirmişlerdi.
Özellikle Fatih Terim, oynadıkları Beşiktaş maçının ardından ateş püskürmüştü.
Terim oyaptığı açıklamada, “Şu top toplayıcı çocukların eldiven giymesi bir şey ifade etmez. Bizim canımız, ailemiz yok mu? Hiç mi Allah'tan korkmuyorsunuz. İnşallah futbol aleminde bir şey çıkmaz. Çıkarsa hep beraber karantinaya gideriz. Maalesef böyle bu iş. Milyarlar, futbol insan hayatından önemli değil cümlesini, ana haberlerde, spor haberlerinde sürekli konuşuyorlar. Koronavirüsü böyle bir şey. Bizi toplumun uyuşturucusu gibi, seyircili oynanan bir spor dalını seyircisiz ve risk altında oynatıyorsunuz. Beraberlikten, puan kaybından ayrı konuşuyorum. Ben, Türk futboluna net 50 senemi verdim. Bir grubun temsilcisiyim. Kimseyi kırmak, kimseyi üzmek niyetinde değilim. Ama doğruları da söyleyeceğim tabii ki. Demin de söyledim, bazıları söyleniyor, ben söylüyorum. Sağlığımız söz konusu, hayatımız söz konusu. Böyle de bir illet var, bu bir gerçek. Hepimiz yardımcı olacağız, elimizden ne geliyorsa. Ama hiç bizim hayatımız, oyuncuların hayatı, hatta basın mensupları. 850 kişi akrediteli. Diğer eklerle birlikte 1000 kişi. 1.5 metreden aşağı mesafemiz olmayacaktı hani?” ifadeleriyle tepkisini ve isyanını dile getirmişti.
Özellikle söylediği bir şey daha vardı ki bu hepsinden daha önemliydi.
“Kimi şampiyon ilan ediyorlarsa etsinler. Hiçbir şey insan sağlığından önemli değil.”
İşti bu açıklama sağlığın önemi açısından çok önemliydi.
Nitekim TFF Başkanı Nihat Özdemir aldığı yanlış karar neticesiyle korona belası Türk futboluna da musallat oldu.
Galatasaray Asbaşkanı Abdurrahim Albayrak ve Fatih Terim’in test sonuçları pozitif çıktı.
Bunun vebalini kim ödeyecek.
Şimdi bütün takımlarda bir tedirginlik başladı.
Özellikle Galatasaraylı futbolcular ve Beşiktaş’ın teknik heyeti ile futbolcularında.
Geçtiğimiz gün konuyla ilgili Beşiktaş teknik direktörü Sergen Yalçın bir açıklamada bulunarak, korona testi yapacaklarını belirtti. Yalçın, “Son yaşanan olaylardan sonra açıklama yapma gereği duydum. Ölen hastalarımızın hepsine Allah’tan rahmet, hastalarımıza acil şifalar diliyorum. Özellikle Abdurrahim ağabey ve Fatih hocamıza çok geçmiş olsun diliyorum. İnşallah en kısa sürede sağlıklarına kavuşurlar. 7-8 gündür evden çıkmıyoruz, evdeyiz. Benimle ilgili de bir hastalık belirtisi yok. Yarın test yaptıracağız. Maçtan sonraki 8 günlük süreçte bende, oyuncularımızda ve hocalarımızda herhangi belirtiye rastlanmadı. Ama biz yine de tedbir amacıyla yarın gidip test yaptıracağız. Bunu da herkese söylemek isterim” şeklinde konuştu.
Hiçbir belirtiye rastlanmamasına rağmen Beşiktaş takımında tedirginlik hakim.
Futbolcuların aileleri ve yakın çevreleri ise korkuyla beklemeye geçti.
Bütün dünya liglerini ertelemişken, sırf birilerinin cebini doldurmak için bütün ısrarlara rağmen maçları oynatan TFF Başkanı Nihat Özdemir bir an önce sorumluluğunu yerine getirip o koltuğu boşaltmak zorundadır.
Korona Türk futboluna nasıl bulaştı
Çevremden birçok insan aynı şeyi soruyor.
Ben de onlara anlattığımı buradan da belirtmek istiyorum.
Her takımda ortalama 6 yabancı futbolcu mevcut.
Bazılarında gurbetçi oyuncularımız bulunuyor.
Her nafta takım olarak 2 veya 3 günlük izin verilir.
Bu yabancı ve gurbetçi futbolcular yurt dışına çıkarak arkadaşlarıyla ya da aileleriyle hasret gideriyor.
Haliyle bu korona belasından önce de büyük ihtimalle böyle olmuştur.
Galatasaraylı bazı futbolcular bu virüsü taşımış olabilir.
Şimdi asıl mesele Fatih Terim ve Abdurrahim Albayrak’a bu virüs nereden bulaştı.
Bunun tespiti için bir an önce çalışmalar yapılmalı.
Yoksa giderek ağırlaşan bilonçonun önünü kesemeyiz.