Antalyaspor-Gençlerbirliği maçı öncesi, taraftarlarda tatlı bir heyecan hakimdi.
Çünkü maç kazanıldığı takdirde hem galibiyet serisi 3 çıkacaktı, hem de puan sıralamasında yukarılara çıkılacaktı.
Akrep’in karşısında ligde galibiyeti olmayan, elle tutulur bir futbol sergilemeyen Gençlerbirliği vardı.
Bende basın mensubu olarak kırmızı beyazlıların rahat kazanıp, haftayı galibiyetle kapatacağını düşünmüştüm.
Trafikten dolayı maça 15. dakika geç kaldım.
Basın mensubu arkadaşlarım bilir, bulunduğumuz tribünün koridorunda 2 tane televizyon vardır.
Tribüne geçmeden gözüm televizyona takıldı.
Skorun 0-2 olduğunu görünce yanlış gördüğümü ya da yayında teknik bir yanlışlık olduğunu düşündüm.
Tribüne geçer geçmez, önce skorborda baktım, ardından arkadaşlara sordum, “Ne oluyor” diye.
Tam bir matem havası vardı herkeste.
Artık üzerimden şoku atmış, Antalyaspor’un geri dönüşünü izlemek istiyordum.
Geçen her dakikanın ardından boş bir umuda bel bağladığımı anladım.
Gollerin ardı arkası kesilmiyor, futbolcular sahaya ruhsuzluklarını koymaktan öteye geçemiyordu.
Bunun üstüne Bahadır da kırmızı kart görünce, hezimet kaçınılmaz oldu.
Geçen hafta Fenerbahçe galibiyetinden sonra Bülent hocanın yanlışlarının olduğunu, ama birlik olmamız gerektiğini savunmuştum.
Sanırım birlik giderek bozuluyor.
Böyle bir mağlubiyetin ne açıklaması olur, ne izahı.
Maçın ilk yarısı 0-5 sona erince tribündeki ‘istifa’ sesleri yükselmeye başladı.
Tribünlerden yaklaşık 35 dakika boyunca, “Söylesene Bülent hoca takım neden oynamıyor” tezahüratı ile karşılaştık.
Nitekim taraftarlar isyanlarında haklıydı. Sahada oynamayan bir oyuncu topluluğu vardı.
Maçın 2. yarısında Gençlerbirliği oyunu istediği gibi oynuyor, tabiri caizse ‘ayıp olmasın’ diye gol atmıyordu.
Gençlerbirliği’nin Romen futbolcusu Stancu, bu düşüncemi doğrularcasına attığı 6. golden sonra Antalyaspor taraftarlarına dönerek, özür dileyen bir harekette bulundu.
Kendi evinde bu duruma düşmek çok acınası bir durum.
İstifa etmek doğru bir anlayış değildir bana göre.
Ama verebileceğin bir şey kalmadıysa, bırakmak da büyük erdemliktir.
Maçtan sonra Bülent hocanın ne gibi bir açıklama yapacağı merak ettim.
Basın toplantısında hayli üzgün olduğu gözlenen Korkmaz, “Bugünkü en büyük hata benim” dedi.
Ve alınan skordan kendisini sorumlu tuttu.
Söylediği şey doğruydu.
Başarısızlığın baş sorumlusu kendisi.
Ama bu başarısızlığının nasıl atlatılacağı hakkında en ufak bir söylemde bulunmuyor.
Bende taraftarların sesine kulak vererek soruyorum Bülent hocaya, “Söylesene Bülent hoca takım neden oynamıyor.”