Son zamanlarda televizyonların izlenme oranları eskiye göre, büyük oranda düşüş oluştu.
Tabiki bunların belli başlı sebepleri var.
Bu düşüşün en büyük sebepleri, reklam süreleri ve izlenen dizilerin uzunluğudur.
Son zamanlarda, dizileri dikkatle inceliyorum.
Olayla uzatılıyor, izleyici uyutuluyor.
Bunun yanında, neredeyse 10 dakikayı bulan reklam süreleri, izleyicileri internete yöneltiyor.
Dijital anlamda, en büyük platformların başında ‘Youtube’ geliyor.
Oradaki kanalların izlenme oranları, TV’lere göre çok daha iyi seviyede.
‘Netflix’ dizilerini bilmeyen yoktur.
Özgün içerikli diziler ve inanılmaz sahneleriyle insanları kendine bağımlı hale getiriyor.
Geçenlerde Netflix’in piyasa değeri açıklandı.
Haberi okuduğumda inanamadım.
Bildiğimiz ve izlenme oranlarının çok yüksek olduğu TV kanallarını sollayıp geçmiş.
Netflix'in piyasa değeri, 4,3 milyar dolar artarak, 158,8 milyar dolardan 163,1 milyar dolara yükseldi.
Bu çok ciddi bir para değeri.
Medya patronları, bu vaziyet karşısında ne yapacak merak ediyorum.
Bir de tabi şu ‘Youtube’ meselesi var.
Youtube’de bazı kanalların izlenme oranı, haftalık 15 milyonu aşkın.
Yapılan bazı canlı yayınlar, izlenme rekoru kırıyor.
Kazanılan paralar da, az bir para değil.
Hal böyleyken; dedikodu olmaması imkansız.
Bazı ‘Fenomen’lerin aldığı paralar, magazin sayfalarını süslüyor.
Bunun doğruluğunu ispatlayamayız tabiki, ama ortada böyle bir durum varken, TV patronları ve yapımcılar elini taşın altına koymalı.
Manasız içerikli diziler internet ortamında ve çok basit senaryolu filmler ‘Beyazperde’de kol geziyor.
Antalya’da oturan fenomenlerden, Enes Batur’un izlenme oranı Türk Fenomenler arasında en yüksek seviyede.
Geçtiğimiz aylarda ‘Hayal mi Gerçek mi’ adlı bir film çekti.
Azımsanmayacak kadar iyi bir gişe yaptı.
Hatta Türkiye’de komedi denince bu işin en tepedeki (Cem Yılmaz) insanla bile kıyasladılar.
Böyle bir olayı, ancak kötü bir mizah anlayışıyla açıklayabiliriz.
Burada benim Enes Batur ya da diğer fenomenlere ‘”Kardeşim böyle içerik mi çekilir” demek gibi bir hakkım olamaz.
Bunların yaşanmasının tek sebebi Medya patronları ve yapımcılardır.
Herkes ekmeğin peşinde, eğer medya sektörü böyle bir ortam yaratırsa sonuçları da bu olur.
Durum öyle bir hal aldı ki, ulusal kanallarda program yapan insanlar bile yavaş yavaş internet alemine yöneldi.
DOSTUM UĞUR İNCE’YE
Kardeş olmak için aynı ‘Ana’dan doğmaya gerek yoktur bazen.
En zon anınızda sizden çok üzülen biri varsa hayatınızda, kan bağına gerek yoktur.
Uğur kardeşim doğum günün kutlu olsun. Yakında asker ocağında ülkemiz için nöbet tutacaksın. Döndüğünde ‘Söz’ düğününde en çok ben oynayacağım, en çok ben sevineceğim. Allaha emanetsin kardeşim.