Geçtiğimiz günlerde şehir dışından bir misafirim geldi. Daha önceden Antalya’ya defalarca gelmiş birisi ve uzun süredir ara vermişti. Neyse kendisini havalimanından aldım, daha şehir merkezine doğru yönlendiğimizde, üst geçitlerden, trafiğe yakalanmadan , kırmızı ışık yüzü görmeden fır fır gittiğimizi görünce “Nereye gidiyoruz” diye sordu. Şehir merkezine doğru gittiğimizi söyleyince, şaşırdı.
Neyse, çevre yolundan Çallı istikametine doğru geliyoruz. Etrafına bakınıp duruyor. Sonrasında kent merkezine geldik. Şarampol kapalı yolda önceden ona çorba içirdiğim bir mekan var. Herkes bilir Çorbacı Ali Baba. Aracımı park edip, oraya çıktığımızda önce mekanın çok para kazanıp lüks bir semte taşındığını zannetti. Ben gülünce Şarampol’ün yeni halinin bu olduğunu anlattım ve şaşkınlıktan bakakaldı.
Kalekapısına inip, Kaleiçine doğru gittiğimizde şaşkınlığı daha da arttı. Bu sırada ben engelli merkeziyle ilgili birisiyle konuşuyorum. Kapatınca kendisine mevzuyu anlattım. Türkiye’nin en büyük engelli merkezi Antalya’da. Menderes başkanın eşi Ebru Türel’in büyük çabaları, yoğun mesaisi sonunda hayata geçirilmiş bir yer. Antalya’daki hemen hemen tüm engellilerin umut kapısı oldu. Orada engelli gençler, organize sanayi bölgesindeki bazı firmalara aparatlar üretiyor” diye anlattım.
Ardından Konyaaltı bölgesine geçtik. Evim Liman tarafında ve biz sahilde bir yerde oturup kahve içelim muhabbetine girdik. Konyaaltına geçtik ve yeni yapılan Akdeniz’e özgü beyaz ve mavi temalı deniz kenarında bir yerde oturduk. Bizimki yine bakınıyor etrafına ve sonunda itirafı geldi. “Ben Ak Partili diye belediye başkanınıza çok büyük haksızlık yapmış, ön yargılı yaklaşmışım. İnan bana. Antalya 3-4 yıl içinde nasıl bir değişim geçirmiş böyle. Menderes Türel bu kente 3-4 yıl içinde resmen çağ atlatmış kardeşim” dedi. Burası bir Avrupa kenti olmuş ve siz Avrupa’da yaşadığınızın farkında bile değilsiniz.” güldüm.
Ah keşke bir de burunları yere düşse almayacak olanlar bilip, takdir etse. Ama olmaaaz. Onlar bir kere “İstemezük” demişler. Türel’in bu kente kattığı değerlerden, projelerden, bütün nimetlerden faydalanıp, burun kıvırmadan edemezler.
Not:
Dün aşure istediğimi yazmıştım. Sağ olsunlar birçok yerden arayıp, aşure yemeye davet ettiler. Demek ki daha komşuluk ölmemiş.